Filmin 30'lu yılların politikasını temel alması, eski sular altında kalmış bir jeolojik katmanla karşılaştırılabilir. Perdede gördüklerimiz bir yüzey şekli oluşturur.

Büyük adamlar hakkında büyük adamlar tarafından yaratılmış büyük bir sanat eseri.

Klasik ego çatışmaları...

Zengin medya patronu Bay Charles Foster Kane, Cuma saat 13:10'da öldü. Şimdi, yaşamı sona eren Bay Kane'in ölmeden önce söylediği bir sözün sırrı ortaya çıkmalıdır: Rosebud.

Bir Orson Welles klasiği olan ve şimdiye kadar yapılmış 'En İyi Film olarak onurlandırılan bu  şaheser hakkında geriye söylenecek ne kaldı ki? 

"Hiçbir kelimenin bir insanın hayatını açıklayabileceğini sanmıyorum," diyor Bay Kane. Her ne kadar açılış sahnesini ölüm döşeğindeki bir adam olarak Bay Kane yapmış olsa da cinayeti olmayan bir cinayet hikayesidir bu. Filme sonundan başlamak, Welles'in çok sayıdaki yenilikçi zamansal araçlardan yalnızca ilkidir.

Sonrasında Bay Kane'in heybetli evi Xanadu binasını gösterir yönetmen, yanlara doğru genişleyen bu malikane ağzına kadar sanat eseriyle doludur. Kane'in önce Birleşik Devletler'e, daha sonra tüm dünyaya yayılan etkisini gösterirken onu Hitler'in yanında bir balkonda dururken görürüz.

Ardından hayatındaki kadınların ve yasak bir ilişkinin siyasi kariyerinin yarıda kalmasına nasıl yol açtığını görürüz. Seyirciye yükselişi, düşüşü ve kendini toplumdan geriye çekilişi gösterilir. 

Film, konusu itibariyle çekildiği döneme -hatta bugüne de- büyük bir eleştiri niteliği taşımaktadır. Medyanın insanlar üzerindeki ya da siyaset üzerindeki etkisi film boyunca tartışılmış ve defalarca kez diyaloglar ile desteklenmiştir. 

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları