Batı filmlerinin bir parodisi, aynı zamanda milli duygular ve önyargı üzerine sosyal bir hiciv.
Cem'e, zife bulanmış yeni tavuk tüyü kostümü çok yakıştı.
Vahşi Batı komedi yapmak için oldukça tehlikeli bir bölgedir. Kızılderililer hakkında birkaç espriyi açıklamaya çalışırken kafa derinden olabilirsin veya Visconsin kasabası meydanında kızarmış tavuk kanadı satmaya çalışırken kovboylar tarafından sırtından vurulabilirsin. Bu tür parodi sahneler için oldukça güvensiz ve ırkçı bir bölgedir.
Cem Yılmaz ve Ozan Güven, Osmanlı Padişahı Abdülhamit Han tarafından ABD Başkanı Theodor Rossvelt'e verilmesi için gönderilen bir elması, 9.834.000 km² alana henüz giriş yapmışken posta arabasında Kızılderili çetelere kaptırır. Şimdi elması ve itibarlarını haydutlara kaptıran Aziz ve Lemi Bey, İstanbul'a bu üzücü olay için telgraf çekmenin çok da sağlıklı bir fikir olmadığına karar verir.
Hem elması hem de kaptırdıkları paralarını toparlamak için para kazanmanın türlü yollarını arayan ikili, dönemin revaçta olan Coca Cola ve KFC işine atılırlar. Kasabada aranan azılı suçluların peşine düşen ödül avcısı ikilinin yeni maceraları, Şef Oturan Boğa, Susan Dyke ve Kasaba Şerifi William Lloyd ile tanıştıklarında daha absürd bir hal alacaktır.
Burada yabancıları sevmezler. Yerlileri hiç sevmezler.
Hikaye açısından Doğu/Batı çatışmasına yer vermesi, neredeyse milliyetçi diyebileceğimiz şekilde doğuyu övmesi ve kendi yarattığı karakterin maçoluğu, Western ve Yeşilçam klasiklerini bir araya Getirip ortaya karışık mizah sunması, filmin en büyük avantajı olmaktadır.
Facebook Yorumları