Zorlu bir hayattan gelip sesiyle alt kültürün temsilcisi olan Dilberay'ın, geçmişten günümüze yansıyan yaşamı.

Müziğini sevseniz de sevmeseniz de film, damağınızda acı bir tat bırakıyor.

Dilberay'ın sesini tarif etmek zor. Kalın, çatlak, hasarlı, kırık ve boğucu.Yönetmen Ketche'nin bu yeni filmi arabesk sanatçısının sıkıntılı yaşamını ve erken ölümünü mercek altına alıyor. Ancak, bunu yaparken bize Dilberayın yeteneğini, zanaatını ve tek başına birkadının mücadelesini göstermeyi de unutmuyor.

Dilberay, kendini savunan güçlü bir kadın figürü olarak tüm hikayeyi kaplıyor. Bir sürü kötü erkek var Babası, kocası, patronu, gardiyanı. Film, Dilberay'ın hikayesini olduğu gibi alıyor ve tamamen eski moda ajite bir şekilde aktarıyor.'Babam beni sattığında tüm masumiyetimi kaybettim. Kendime zarar vermemek için bir mucizeye ihtiyacım vardı. Sonra sahneyle tanıştım."

Sekiz çocuklu fakir birailenin en küçük kızı Dlberay, çamurun içinde başladığı hayatına birçok hüzün sığdırır. 14 yaşında kendi deyimiyle para karşılığı, kendinden yaşça büyük bir adama satıldı. Evlendiler çocukları oldu veşarkı söylediği için dayak yedi işkence gördü ama o tüm bunlara rağmen sahneleri bir an olsun bırakmadı.

Bu herkesin sonunu bildiği hikayelerden ancak bir gerilim filmi kadar sürükleyici. Ketche onu ustaca şekillendirdi ve servis etti. 

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları