Film bizi bir araya getiren ve bir arada tutan duygu hakkında pek çok şey anlatıyor.
Laurel ile Hardy ismi, bana yıllar öncesinde kalmış çocukluğumu hatırlattı. TRT'nin tek ve güçlü kanal olduğu yıllar, cumartesi sabahlarının anılarını tekrar canlandırıyor. Chaplin, Keaton ve Stan ile Ollie gibi klasik sessiz sinema döneminin efsanevi komedi isimlerinin başlayan ve sonlanan kariyerlerini, film başarılı bir şekilde mercek altına alıyor.
Siyah beyaz sessiz şakalar.
Chaplin, Keaton ve Laurel ile Hardy isimlerini az çok anımsayan hayranlarının anlatması gereken kişisel anıları vardır; yönetmen Jon S. Baird de bunlardan biri. Tamamen bireysel yorumunu kattığı hikayede Hol Roach Stüdyosu'nda başlayan ilk tanışma anından bu yana, bu iki komik çizgi roman karakteri ile büyüyen nesil için daha ilgi çekici bir şey yoktur.
Sessiz siyah-beyaz dönemine ait hafızalarda kalan popüler birkaç isim vardı ancak Laurel ile Hardy dışında hiçbiri sesli filme geçme cesareti gösteremedi. Keaton'un kariyeri her şeyden önce sesin gelmesiyle sona ererken Chaplin ise bu yeni teknolojik devrime yıllar sonra geçiş yaptı. Laurel ve Hardy ise birbirlerine güvendiler ve bu yeni ses devrimi denen şeye, insanları daha çok eğlendirmek için riskli bir adım attılar.
Sesin bilinmeyen etkisi Hollywood üzerinde bir parçalanma etkisi yarattı. Ses sınavından geçemeyen pek çok yıldızın kariyeri son buldu ve bu yeni teknoloji, filmlerin yapımına öylesine büyük bir mali külfet yükledi ki bazı filmler sessiz kalsa daha iyi olabilirdi.
Yeni Laurel ile Hardy filmi, bize sessiz dönemin artıları ve eksileri kadar komedi ikilisinin farklı bir yönünü de gösterir. Bu iki dev ile ilk karede karşılaşmamız, 20'lerin ve 30'ların o görkemli günlerinden uzaktır. 1953 yılında çıktıkları son turnenin ele alındığı filmde, ikilinin kariyer yolculuklarının yanı sıra özel hayatlarına ve yaşadıkları sıkıntılara da yer veriliyor. Stan & Ollie tüm zamanların en iyi komedi ikilisine karşı yapılmış övgü niteliği taşıyan bir yapımdır.
Facebook Yorumları