Güzel, tatlı, naif beyaz kızımız Isaura ve yaşamak zorunda kaldığı hayatı.

1989 devrimleri sonrası Soğuk Savaş'ın fiilen bittiği yıllarda tüm dünyada yayın hayatına rahatça başlayabilen Isaura, birçok ülkede gerçek bir fenomen haline çıktığı yılın başında gelmiştir, açıklaması kolay olmasa da. Özgürlük mücadelesi, egzotik ve baştan çıkarıcı bir hikaye anlatımı, kara propaganda sonrası taze öyküsü, çekingen ve romantizm dolu şiirsel tonu ile, güzel ve yetenekli bir aktristin sunumuyla bir araya getirilen dizinin, Latin diyaloglar arasında ortak parçalar ile çok karmaşık bir hikaye gibi gözükse de yıllar sonra, bir efsane türüne dönüşmesi sürpriz değildir. Bu gündüz kuşağının tohumu, masumiyet işareti ve geçmişiyle olan ilişkisinin lezzeti henüz etkisini yitirmiş değildir.

Döneminin mitleri arasına adını yazdıran bu başyapıt, egzotikliği, romantikliği, naifliği, sonrasında çok daha fazlasına sahip olma özelliğini kanıtladığı gibi seçtiği şiirsel tonu, genç güzel bir kadınının korkunç sahibi ile yaşadığı çatışmaları, duyguları ve şarkı sözlerini hatırlatan hassas tarzı, yaşamın sevgi ve umut yolları ile harika ötesine ulaşması kabul görmüş serideki dış sesler ve sahnelerin parıltıları, onlarca yıl sonra bile tazeliğini ve öğreticiliğini korumaktadır. 1989'dan sonra Türk televizyon tarihinde insanların karşısına gündüz kuşağı olarak çıkmasının nedeni sergilediği statüsüyle yahut garip ve baştan çıkarıcı gücünün benzersiz olması nedeniyle değil, Latin sinematografisinin ilk ve en güzel örneklerinden birisi olması nedeni iledir.

Serinin konusuna gelince kölelik sonrası Brezilya'da yaşamış olan köle bir kız, seyircilerinin gözyaşları eşliğinde parlak ekranla tanışmış olur. O dönem herkes büyülendi, kendini kötü hissetti. Dizi sadece nasıl yaşanacağını ve zulümle nasıl baş edilmesi gerektiğini öğretmekle kalmadı, tarihten bir resim de sunmuş oldu topluma. Döneminin gençleri ve yaşlıları da dahil olmak üzere kendi seyirci kitlesi, yayınlanan bölümleri büyük bir dikkatle izledi ve haftalar boyunca yeni bölümlerini meraklı bir şekilde bekledi. 

Bir araya toplanıp sonraki bölümler hakkında tahmin ve fikir yürüttüler, birbirleriyle konuştular, tartıştılar. Otobüslerde, trenlerde ve sokaklarda herkes bu kız hakkında konuşuyor. Bazıları konuşmak yerine icraat gerek, diyerek Brezilya Hükümeti'ne mektuplar yazarak ve kendi kurdukları heyetler ile turlar düzenleyerek bu özgürlüğü elinden alınmış kızın hayatını kurtarmak amacıyla yola çıkmış. Her ne kadar saçma ve abartı gibi görünse de bunlar birebir yaşanmış gerçeklerdir.

Dönemin anlatısının parçalarını gördükten sonra, seriyi bu kadar popüler ve ilgi çekici yapmış olabilecek üç unsur göze çarpıyor: Gerçek üstü performanslar, güzel kurgulanmış ve iletilmiş içerik ve onun egzotik kökeni.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları