Lukas, kendisini şiddet girdabının içerisinde bulan bir adamın hikayesini konu ediniyor. Ellili yaşlarında bir gece kulübü fedaisi olan Lukas'ın tüm yaşamı küçük kızından ibarettir.

Bu film sekiz yaşında bir çocuğun izleyebileceği türden değil.

Lukas karakteri için oldukça doğru bir isim...

Jean Claude Van Damme, bir kahraman olarak kariyeri boyunca kötü adamlardan oldukça çok darbe aldı ancak "Koruyucu"daki işi kapabilmek için o sert darbeleri son bir kez daha alması gerekiyor.

Van Damme, sokakta pek fark edilmeyen sıradan bir karakteri sunmak için pek fazla bir çaba harcamıyor. İşçi sınıfına mensup biri gibi, sen, ben ya da bir başkası gibi, yeni jenerasyonun tanımadığı biri gibi... Bu sefer kahramanlık peşinde koşmayacak yahut asıl kızı kötülerin elinden kurtarmaya çalışmayacak; o sadece küçük kızının geçimi ve okul masrafları için endişelenen bir baba rolünde. Tüm meziyetleri kısıtlı bir baba.

Kimden saklanıyorsun?

Lukas, neredeyse her şeyini kaybetmiş bir adamdır; 8 yaşındaki küçük kızı hariç. Kızına güzel bir gelecek ve iyi bir eğitim sağlamaya çalışan eski bir özel koruma. Şimdilerde ise bir gece kulübünde fedai olarak geçimini sağlamaya çalışmaktadır. Ancak bir gece tartıştığı adamı hiç dokunmadan komalık etmesi onu yeni bir iş arayışına zorlar: Bazen işler kontrolden çıkabilir.

Koruyucu, sessiz, sakin, aşırı kontrollü, her gece sarhoşları dize getiren ve kendi yöntemini kullanan, başına pek bela almak istemeyen, haliyle gece görevinden sonra kendisine kalan zaman diliminde çocuğunu okula yetiştirmeye çalışan ve bu yorucu tempo yüzünden okunan yorgun bir adam hakkındadır.

Yorgun ve yaşlı bir fedaiyi canlandırmak için geçmişin oldukça hırpaladığı bir aktörü kullanmak ve farklı bir figürü sunmak, hiç de vasat bir görüntü ortaya koymuyor. Zamanın bıraktığı hasarı göstermede doğru bir karakter ve aktör eşleşmesi diyebiliriz. Keşke yumrukları ve tekmeleri için de aynı şeyi söyleyebilseydik.

Aslında yeni jenerasyonun pek tanımadığı bu isim hakkında söylenecek oldukça çok şey var ancak son 10 yılı referans alırsak da pek bir şey yok. Kesinlikle bir metod oyuncusu değil ama kendisine yapışan sert kahraman rollerinin sorumluluğunu, Milenyum'a kadar başarılı bir şekilde yerine getirdi. Bu konuda Arnold Schwarzenegger ve Sylvester Stallone gibi kişilerle aynı orantıda bir şansa sahip olmadı ancak bir siyah kuşak sahibi olarak ustalığı tartışılmaz.

Özetle... 

Koruyucu, aksiyon sevenleri ve gidecek başka film bulamayıp çok da entelektüel kaygılar taşımadan yolu bu filme düşenleri tatmin edecektir.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları