İnsanın kendini değersiz hissettiği bir anda, imdadına koşabilecek iyimser bir peri masalına sahibiz.

- Hasta mı? + Daha kötü, umutsuz.

Usta yönetmen Frank Capra'nın "Şahane Hayat" adlı kitabın bu uyarlaması. Genellikle bir duygusallığa sahip ve iyi hissettiren yazılar, Noel klasiği olarak görmezden gelinir ancak bu filmde yakalanan sürükleyici ve etkileyici dramatik sahnelerin görsel sunumu, büyük bir başyapıt yaratır.

Noel arifesi... Müziğe eşlik eden ve gülüşen kalabalık bir meyhanede kamera, yavaş yavaş bardaki çaresiz bir adama, George Bailey'e yaklaşır. O sıra dışı derecede iyi bir adamdır ama skandallar ve hapis istemiyle karşı karşıya kalmışken her şeyini kaybettiği bir anda, bunu hak etmediğini düşünür. Kendisiyle konuşup kadehine bakarken birden fısıldar: "Cennetteki sevgili babamız, ben pek dua eden bir adam değilim ama eğer oradaysan bana bir yol göster. Hayatımın sonundayım, lütfen bir yol göster..."

Bu üzücü yakınma, pek çoğumuza tanıdık gelebilir. Birçoğumuz bu filmi yıllar geçmiş olmasına rağmen en az birkaç defa izledik ama eğer "Şahane Hayat"ı hiç görmediyseniz o zaman bunu bu gün ve şu anda yapmak için zaman ayırmanızı tavsiye ederim.

Neden izlemeliyim?

Benim gibi orta yaşı aşmış birisi olarak yaşam mücadelesi veren ve başarılı / başarısız olduğunu düşünen insanlar gördükten sonra asıl bizleri yakalayan şey, George Bailey'nin kişiliğidir. Keskin hayallere ve engellenmiş hırslarına rağmen esnekliği, empatisi ve merhameti, liderlik özelliklerine sahip iyi bir baba, koca, oğul ve herkese katkıda bulunmaya can atan şefkatli bir insan olduğunu ortaya çıkarır. Ait olduğu topluluğun koruyucu meleği Clarence'in gözünden, bu niteliklerin ortaya çıktığını görüyoruz. George, o tipi dolu havada, kaygan ve buz tutmuş köprüye intihar etmek amaçlı gittiğinde bizim de şu anda yaptığımız gibi kendi gözünden kendini izler. Bu dünyaya hiç gelmemeyi diledikten hemen sonra onsuz kalan çevresinin harap haliyle yüzleştirir Clarence, George'u. 

Meleğin merceğine geçiş yapılır. George'un, harika olmadığını düşündüğü hayatının hiç gerçekleşmemiş olmasını ve dünyaya hiç gelmemiş olmayı dilemesinin sonucunda onsuz hayatın, ait olduğu insanlarda bir yıkım etkisi yarattığını görür.

Ve kanatsız melek, George'un yaşamını özel ve mutlu kılan en önemli unsurları sırasıyla gösterir:

1. Dolaştıkları bir gün buzun kırılması sonucu, arkadaşları ile ele ele tutuşarak oluşturmuş olduğu insan zinciri sayesinde suya düşen kardeşinin boğulmasının önüne geçer son anda. Bu da onun kararlılığını ve liderliğini fark etmesini sağlar. George'un hayatta olması, başka bir hayatın devam etmesini sağlar.

2.  Borsanın kapanma saati yaklaştığında değerlerin düştüğünü fark eden müşteriler panik halindedir ve sorumlu bir işletme sahibi olarak müşterilerin hesaplarını, kişisel ödeme garantisi ve kendisiyle eşinin tüm birikimlerini yatırımcılara vererek güvence altına alır. Bu da onun etrafa nasıl ilham veren bir kişi olduğunu anlaması için yeterlidir.

Umutsuz bir ruh, intiharının ailesini kurtaracağına ikna olmuşken karlı bir havada buz tutmuş bir ırmağa atlayarak kendi hayatını sonlandırmak üzeredir fakat kenarda bir yerde suya başka biri daha atlar: George'un koruyucu meleği.

George, dünyanın onsuz neye benzeyeceğini görebildiği karanlık fantezi sonrasında hayatının hiç değişmediğine ve daha kötüye gittiğine tanık olduğu zamanlarda Clarence ona, "Bak, garip değil mi? Bir insanın olmadığı zamanlarda, başka bir insanın hayatında korkunç bir boşluk yaratır, değil mi?" der. Yarım asırdan fazladır her noel günü tekrar tekrar izlenen filmde, George'un "Mary, Mary benim eşim!" diye bağırması hala insanların kulağında yankılanır. Film, George ve diğer oyuncular tarafından görüntülenen  karakter anılarını içeriyor ama sizin için bunları keşfetmeye ve tartışmaya bırakıyorum. Tozlu raflardan çıkan bu eski film, bizlere güçlü biri olmayı öğretme aracının ne olduğunu veya olabileceğini hatırlatan nadir öncülerden birisidir.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları