Arkadaşının ani ölümünün ardından bir yazar, kayıp bir çocuğun cesedini bulabilmek için arkadaşlarıyla birlikte çıktığı macera dolu anılarını anlatmaya başlar.

"Sonradan edindiğim arkadaşların hiçbiri, 12 yaşında edindiğim dostlarım gibi olmadı."

Hepimiz, çocukluğumuzun sona ermesiyle birlikte yetişkinliğe doğru ilerleyen hızlı, uzun ve zahmetli yolun gerisinde bırakmamız gereken önemli şeylerin peşindeyizdir: Aşklarımızın, korkularımızın ve acılarımızın yoğunluğu, atılan kahkahalar eşliğindeki derin dostluk bağları artık geride kalmıştır. Tüm bu şeyler ve daha fazlası... Dört genç erkeğin, ortaokulun getireceği yeni meydan okumalara geçmeden evvel karşılaşmaları gereken şehrin kenarında, karanlık bir tarafa doğru yapılan, en sade ve etkileyici öykülerden biri olan ve ünlü yazar Stephen King'in "Çocuk" adlı romanından uyarlanan bu film, güzel bir şekilde senaryolaştırılıp sinemaya aktarılmıştır.

Küçük Oregon Kasabası olarak bilinen Castle Rock'ta geçirdiği, çocukluk anıları ile dolu 1959 yazını anlatmaya başlamadan önce, Gordie Lachance yetişkin ve önemli bir yazardır. Gordie ve arkadaşlarının -Chris , Teddy ve Vern- kağıt oynadıkları, sigara içtikleri ve eğlenceli zaman geçirdikleri küçük bir ağaç evleri vardır. Yazın sonu yaklaşmaktadır ve gerçekten harika bir maceraya ihtiyaçları vardır. Vern, kardeşinin birkaç gün önce demir yolunun etrafında kaybolmuş bir çocuğun cesedi olduğunu duyduğundan bahseder. Artık bu dört çocuğun gündeminde kayıp çocuğun cesedini bulmak ve kasaba halkının gözünde birer kahraman olmak vardır.

"İlk defa ölü bir çocuk gördüğümde 13 yaşına doğru ilerleyen 12 yaşında bir çocuktum."

Gorde, hala yıllar önce kaybettiği ağabeyinin ölümünün yasını tutan ve bu ağır trajedinin etkisinden kurtulamayan ebeveynlerinin onu görmezden gelmesinden bunalan bir çocuktur. Alkolik babası tarafından durmadan şiddet gören Chris, sinirleri gergin ve ulaşılmazdır. Hiperaktif olan ve durmadan hikayeler anlatan Teddy ve vücudu görünümüne oranla daha fazla gelişen Vern ile birlikte her biri için bu iki günlük cesaret, fiziksel dayanıklılık ve dostluk testidir. Korku ve güvensizliklerinin üstesinden hep birlikte gelebilecekler mi? Kendi içlerinde sahip oldukları düşük profil, saygının ötesine geçebilecek ya da birbirleriyle alakalı özel bir şeyler bulabilecekler mi?

Yolculuk onları şehrin uzağında bulunan, tren yolundan ormana doğru uzanan yolda öfkeli bir adamla karşılaştıkları bir çöplüğe götürür. Bir nehir üzerinde bulunan demir yolu köprüsünü geçtiklerinde ve üzerlerine doğru gelen treni fark ettiklerinde hepsinin, hayatta kalabilmesi için geldikleri istikamete doğru hızlıca koşması gerekir. Ormanda kurdukları kamp ateşi etrafında anlattıkları hikayeler sonrası fark ederiz ki gerçekten her biri, beraberken mutlu görünmektedir.

Sonunda kayıp çocuğun cesedini bulduklarında Ace ve ona ait olan çete üyeleri tarafından tehdit edilirler. Çete, cesedi ilk önce onların bulduğunu ve önlerinden çekilmeleri gerektiğini ifade eder, Chris ise tam aksini. Bu cesedi bulabilmek için günlerce uğraştıklarını ve onlara hiçbir şey vermeyeceklerini söyler. Bu iki erkek göz göze geldiğinde ve hayatlarını bu macera uğruna hiçe sayacaklarını gösterdiklerinde gerçek dostluk ile sınanırlar, herkes Chris'in arkasında toplanır. Yönetmen anlatımdaki kişisel yönü sayesinde, bizlere anlatmak istediği asıl şeyin -erkeklerin yetişkinliğe girdiğinde sona eren ve muhtemelen tekrar deneyimleyemeyecekleri bu bağın- sıcaklığını, yakınlığını ve hassasiyetini yakalar ve seyirciye iletir. 

"Film, dostluk için bir övgü ve yetişkin erkekler arasındaki bu değerli bağın kaybı için bir ağıt niteliğindedir."

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları