Tony, müzisyen bir babanın oğludur... Japon'dur, ama babası ona tanıştığı bir Amerika'lının ismini vermiştir. Annesi doğum sırasında ölen Tony'nın çocukluğundan başlayan yalnızlığı hayatının her evresinde devam eder.

Bittikten sonra sizi en çok etkileyecek unsur; sessiz ve basit olmasıdır.

Yakın zamanda Ulusal çapta bir anket şirketi, tüm yetişkinlerin dörtte ikisinin üç haftada bir yalnızlık duygusuna kapıldığını keşfetti; bu oran gençler arasında daha da yüksektir.

Yalnızlık, evlilikler ve diğer yakın ilişkilerde bile kendini hissettirir. Bu duyguya sahip insanlar önemli bir şeyden yoksun olduklarını zannederek, kendilerini kötü hissederler. Yalnızlık aslında uzun maceramızın doğal bir parçasıdır. Bu acı verici deneyimin, gelişmemizde önemli bir rol oynadığı bir gerçek. Yalnızlıktan kaçamazsınız, yapabileceğiniz tek şey onunla yüzleşmek...

Shozubaru, II.Dünya Savaşı'nın çoğunu Şangay gece kulüplerinde geçiren bir cazcıdır. Bir kavganın ardından kısa süreliğine hapse girer ve ardından karısı ve oğlunu bıraktığı Japonya'ya geri döner. Karısı çocuğunu doğurduktan iki gün sonra ölür ve Shozubaru, oğlu Tony"e bir Amerika"lı komutanın ismini verir. Bu ad sayesinde Tony yabancı bir çocuk olarak damgalanır. Shozubaru hayatına devam ederken Tony yalnız başına zaman geçirerek büyümek zorunda kalır.

Yaşam'mı?

TonyTakitani, paraya dayalı bir toplum tarafından yabancılaşmanın modern yansıması olan niteliksiz bir (Camus) adam(ı)dır. 

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları