60'larda doğan insanlar için artık Tv eskisi gibi parlak ve büyük değil. Yaşını almış bu kitle için genel olarak hafızalarda kalmış yapımlar "Dallas, Bizimkiler ve Köle Isaura" gibi büyük sükse uyandırmış klasiklerdir. Birçoğu için şimdiye kadar gördükleri en iyi diziler arasında yer alan, zengin adam ve zavallı adamlara atıfta bulunan hikaye, o zamanların yoklukları göz önüne alındığında insanlara ilgi çekici gelmiş ve dizide kendi dünyalarından bir sunum yaşamışlardır.
20 yılı aşkın bir destan olan (1945-1966) ve hızlı bir geçiş yapan bu seri, dizideki kardeşler Rudy ve Tom'un hayat hikayelerine değinmektedir. Rudy, zengin bir adamı, Tomy ise bir berduşu canlandırır. 70'lerin ortasında yayına giren ve Amerika'daki büyük toplumsal değişimlerin ortasında iki yaşamın anlatıldığı bu dizi, yüzlerce baskıya sahip bir roman uyarlaması olması ile oldukça iddialı bir proje olmuştur. Tüm bildiğimiz Amerikan Tv tarzında olduğu gibi burada da asıl önem verilen drama, eylem ve politikadır.
Başroldeki oyuncu Peter Strauss, yavaş yavaş kendi imparatorluğunu kurmaya çalışırken onun kendisini son derece iddialı bir iş adamı olan Rudy gibi hissetmesi ve izleyicilere yaşatması ayrı bir lezzettir. Tommy ise Rudy'nin aksine sıcakkanlı, neşeli ve umursamaz duruşuyla kendisini ispatlamak zorunda hissetmeyen bir zıt karakterdir. Irwin Shaw'ın en çok satan romanına dayanan ve iki tarafın çatışan yaşam modelinin hikayesini ele alan dizide, 1945 New York'undan 60'lı yılların ortasına doğru birlikte tarihsel bir yolculuğa çıkıyoruz.
Dizinin romandan uyarlanması çok etkileyici ve öğretici olmuş. Hayatı olduğu gibi gösteren birçok an vardır. Garip, paradoksal ve belirsiz Jordache ailesinin oğlu Rody, başından beri ne istediğini bilen, hırslı, hep ileriyi hedefleyen ve zengin olabilmek için her şeyi yapabilecek birisidir. Tom ise onun aksine kendisini ve ailesini hiç düşünmeden belaya sokabilecek kötü ve yaramaz bir çocuktur. Tom, hayatını olduğu gibi kabullenmiştir ve hiç de mücadele etmek gibi bir düşüncesi yoktur. Sorumsu ve yumuşak kalplidir ancak sonuçta ölüm anında annesinin yanında olan o vefalı çocuk da kendisidir.
Filmdeki her karakter, insanoğlunun karmaşık doğasının psikolojik bir yorumudur. Falcon bile kötü bir adamı hayatında yaşadığı unutulmaz bir travma sonrası sergilemiştir. Bu mini diziyi izlerken yaşanılan deneyim, tek bir karakteri bile yargılayamadığınız anlara sahip olmasından ileri gelir. Hepsi aynı anda iyi ve aynı anda kötüdür. Aslında kimse durup dururken iyilik veya kötülük yapmaz ve bu, insan doğasının çekirdeğini oluşturmaktadır.
Öncelikle yaşamın olduğu gibi değil, olması gerektiği gibi evrenseldir.
Facebook Yorumları