Genç bir kadın, en iyi arkadaşının ani bir şekilde ortadan kaybolmasının ardındaki gizemi ortaya çıkarmaya çalışır.

"Basitlik, zarafetin anahtarıdır."

2014 yılının başlarında yönetmen David Fincher, yazar Gillian Flyyn'nin çok satan "Kayıp Kız" romanını büyük ekrana taşıdığında çok büyük bir etki yarattı. Psikolojik gerilimi kritik bir başarıydı. Fincher ve filmin yıldızları için o yıl, birçok ödül ve övgü kazandıran bir yapım olarak hala  hafızalardaki yerini korumaktadır. "Hollywood" 2016 yılında "Trendeki Kız" gibi ek başarılar için kadın güdümlü gizem-gerilime girmeyi denedi ancak hiçbiri "Kayıp Kız"ın yarattığı etkiyi yaratamadı. Şimdi kadın cepheli öykülere hükmetmek için kullanılan parfüm kokulu-gerilim için yönetmen Paul Figg, kendi kişisel dokunuşlarını kullanarak drama türünde farklı bir şey denemeye çalışıyor. "Küçük Bir Rica" çekici gizem ve performanslar eşliğinde kişisel bir mizaha dönüşüyor.

"Anlaşılan bundan sonraki yıllar bol soru işareti ile karşılaşacağız."

Aslında bizleri şaşırtan gerilim filmlerinin tadını ve etkisini çıkarmak tarifsizdir. Film endüstrisinin gerilim ve gizem türünün başlangıcından bu yana, filmlere kişisel gizem sağlayan dokunuşları bir sonraki filmlere referans olmuştur. "Küçük Bir Rica" her ne kadar kitap uyarlaması seven izleyiciler için düşünülmüş olsa da gizem ve gerilim sevenler için de hikayesi ve basit tavrı ile harika bir deneyim ortaya koyuyor.

Basit bir rica, birden bire ortadan kaybolan en yakın arkadaşını bulmaya çalışan bir kadının öyküsüne götürür bizleri. Bir işkolik olan Emily, her şeyin normal seyrinde ilerlediği bir gün en yakın arkadaşı Stephani'yi arayarak ondan küçük bir ricada bulunur. Ricası, beş yaşındaki çocuğunu okuldan almasıdır. En yakın arkadaşının bu "normal" ricasını yerine getiren Stephanie'yi şaşırtan asıl olay ise Emily'nin ani bir şekilde ortadan kaybolmasıdır.

"İnsanlar sadece kendilerinin bildiği nedenlerle korkunç şeyler yapar."

Kaybolma sonrası oluşan boşluk ve "Emily'ye ne oldu?" sorusuyla yönetmen, İnternet'in etkisini devreye sokar. Çünkü Stephani hatırı sayılır takipçi kitlesine sahip bir Vlogger'dır. Yönetmenin dramatik bir gizemle uğraştığını görmek, bir önceki filmleri dikkate alınınca büyük bir sürpriz ama "Kayıp Kız"ın yarattığı etki, ilerleyen yıllarda bu türde birçok yapım ile karşılaşacağımız sinyalini vermektedir.

Bu filmi neredeyse sevdiğimi söyleyebilirim, çünkü hedeflediği kitleye hitabı, polisiye-gerilim sevmeyen birisinin bile dikkatini çekecek türde. Nazik ve ince tonlu basit anlatımı filmdeki tüm kusurları kapatıyor. Gerilim-gizem türü için vasat ama farklı, eğlenceli ve standardın üzerinde bir film bizleri bekliyor.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları