Gerçek bir Hint fakiri olan Ajatashatru ile uzun bir yolculuğa çıkıyoruz.

"Fakirin ekmeği, umuttur."

Hali hazırda ülkemizde de yaşanan, Avrupa ve ABD'de ateşli bir siyasi tartışmanın konusu haline gelen "göçmenlerin ülkelerde yaşamış oldukları kötü durumun" öne çıktığı böyle bir dönemde, "Fakirlerin Olağanüstü Yolculuğu" gibi bir başlık altında son derece iyi hissettiren bu göç filmi, oldukça hoş bir sürpriz olarak karşımıza çıkıyor.

Beklenmedik bir anda Mumbai'nin alt tabakasının derinliklerinden çıkan bir adam hakkındaki bu iyimser masalın, gerçekleri tam olarak yansıttığı söylenemez. Ancak pahalı paçavralara sahip zenginlerin arsız bir biçimini sunan Hintlilerin yaşamış oldukları bu dünyaya senede bir göz atmak çok farklı bir enerji veriyor.

Yolculuk, çoğunlukla Aja'nın ışıltılı çekiciliği ile ilgi çekici hale geliyor. Karakter olarak mizahı ve içtenliği ile gerçekçilik komedisi, müzikal şovları ve göz yaşlarını tetikleyici aşırı drama denemeleri için fazlasıyla abartılmış bu projeye katkıda bulunur. Yine de bildiğimiz "Barfi ve Black" dramasını takip etmesi ve bunda başarısız olması negatif bir detay olarak göze çarpıyor.

Hikayenin uzun ve kavisli rotasına rehberlik eden animasyonlu bir harita ve Aja'nın heyecanlı sesiyle birlikte taşınan hikaye, Mumbai'nin fakir bir mahallesinde başlıyor ve yine aynı yerde bitiyor. Sokak çocuğu Aja'nın çalışan bekar bir anne tarafından yetiştirilmesine ve günlerini turistlere rehberlik ederek geçirmesine tanıklık ediyoruz.

Çevresinin yaratmış olduğu gerçeklerden ve beklentilerden sıyrılarak kendi hayalinde yaratmış olduğu sihirli ve büyülü dünyaya yolculuğunun keşfi ve arzusu, uzun zamandır kayıp olan babasının nerede yaşadığını öğrenmesiyle değişir. Film bilindik drama-komedi türü etrafında dolanırken işin içine biraz da fantastik giriyor. Çocukluğunda babasıyla birlikte Fransa'da yaşayan, Fransız üvey annesi kaçtıktan sonra fakir kılığına giren ve özel güçlere sahip olduğunu iddia eden genç Aja, Paris'e seyahat etmeyi, Eyfel Kulesi'nin üstünde babasıyla yeniden buluşmayı ve onu alıp Mumbai'ye annesinin yanına getirmeyi planlar.

"Ve artık her şey bir uçak bileti kadar yakındır ancak resmi protokol sorun olabilir."

Hikayenin ve maceranın gerçek çekiciliği, Aja'nın Avrupa'daki saçmalıklarını ve onun göç politikalarını elden geçiren bir yabancı olarak sorumluluk alıyor. Sokakların bir ürünü olarak lanse edilen ve biçilen rolden kurtulmak için yeterince bilgili olan Aja, en parlak yoldan umudunu kaybetmeden ilerliyor.  Bu yaklaşım zaman zaman çok naif görünebilir; ara sıra uzun yolda karşımıza çıkan diğer göçmenler gibi.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları