Bazen kültürler arasındaki uçurumu kapatmak için gereken tek şey mizahi bir üslup olur.
Aborjinler...
Atmosfer, 'On Kano'da daha hikayenin ilk karesinden kendini hissettirir. Gerçekleşen su yolculuğu kadar ağır ilerleyen film, eski bir hikayeyi ilkel bir şekilde sözlü ve resimli olarak yeniden anlatır.
'On Kano', Avustralya'nın kuzey bölgesindeki doğanın içine gizlenmiş sulak bir alan olan Arafura bataklığında yaşayan bazı yerli erkeklerin hayatlarındaki sıradan bir günü seçer. Bu günde kabile üyeleri, uzun bambu çubuklarından kano yapmak için ağaç evlerden dışarı çıkar ve yıllık kaz yumurtası hasadı için yola koyulurlar. Karada veya suda ilerlerken genelde çıplaktırlar, etraflarına sardıkları küçük bitkileri saymazsak.
Gruptaki en genç kişi Degen'dir, Bir sevgilisi yoktur. Yaşlı adamın üçüncü karısına aşık olduğunu söyler. Bu genci kabile yasalarını çiğnemekten caydırmak için ihtiyar, atalarından duyduğu bir hikaye anlatır. Hikaye içindeki hikaye anlatılmaya başladığında film renkliden siyah/beyaza dönüşür. İnsanlar sıradan ve büyücüler tarafından katı yasalar ve inançlar doğrultusunda yaşıyordur, bol yiyecek ve bol eş vardır.
Sonrasında fark ederiz ki yaşadıkları yere beyaz bir yabancı gelir ve sosyal denge bozulur. İhtiyar adamın sevdiği kız birden ortadan kaybolur.
Bilim ve teknolojiden uzak bir evren.
'On Kano', tamamen Aborjin dilinde ve sadece Aborjin oyuncularla çekilmiş ilk Avustralya filmidir. Fakat yalnızca bu özellikleriyle öne çıktığını sanmak hata olur. Yüzeydeki basitliğinin ardında zengin bir karmaşıklık barındıran, çekici ve hayal gücü son derece kuvvetli bir filmdir.
Facebook Yorumları