İki milyoner, namuslu ve çalışkan Louise ile düzenbaz ve fazla tembel Billy'nin kimliklerini değiştirmek için bir iddiaya girerler.

Yayınlanmasından 35 yıl sonra bile günümüzdeki sosyo-politik eşitsizliği anımsatıyor.

Aman Tanrım! Görüyorum...

Eskisinden daha iyi görünen Billy, manik depresif olan Louis'e zengin insanlara zarar vermenin en iyi yolunun onları fakir insanlara dönüştürmek olduğunu söylüyor. Trading Places bir tık daha ileri giderek bu diyalogların gerçekte ne anlam ifade ettiğini açıklıyor: Beyaz aristokratlara zarar vermenin en iyi yolu, onları fakir siyahlara dönüştürmektir.

Duke&Duke şirket sahiplerinin çalışkan, dürüst, sistemle bir hayli uyumlu olan çalışanları Louise ile fakir ve kanunsuz işler peşinde koşan Billy'nin yer değiştirmeleri halinde Louise'in azılı bir suçluya, Billy'nin ise başarılı bir iş adamına dönüşeceğine dair bir iddiaya girerler.

Bir suçlunun yaratılmasında, toplumsal koşulların ve kişilere sunulan olanaklar arasındaki uçurumun ne derece etkili olduğunu bir hayli eğlenceli bir hikayeyle harmanlayarak sorgulatan bir film. Başrollerinde ünlü komedyen Eddie Murphy ve National Lampoons'un üyelerinden Dan Akroyd gibi efsanevi isimleri izleme şansı veren Trading Places, 80'lerin hafızalarda kalan komedilerinden..

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları