Tüm zamanların en çok sevilen müzikallerinden biri olan Singin' in the Rain, sessiz filmlere alışmış olan Hollywood stüdyo dünyasının sesli film teknolojisiyle buluştuğu 20'li yılların sonunda geçiyor.

Sessiz filmler aniden satılamaz hale geldiğinde tek çare, dans etmek ve biraz şarkı söylemek.

Gösteri devam etmeli!

Herkes Don Lockwood'un yürüdüğü o caddeyi hatırlıyor. Yağmur altında şarkı söylediği ve büyülü ayakkabılarıyla unutulmaz figürler sergilediği o sahne. Ancak kimse Don'un çekim sonrası 39,5° ateşi olduğunu bilmiyor. Geçmişe bakıldığında bugüne göre de şemsiyesiz yağmurun altında dans etmek ve terlemek oldukça tehlikeli bir durum.

Singin' in the Rain, 20'lerde, sessiz sinema döneminin sonuna yaklaşıldığı zamanlarda geçer ve bir stüdyo ve onun sessiz yıldızı Don'un zamana ayak uydurma çabasını ele alır. Don Lockwood sese uyum sağlamayı beceremezse kendi deyimiyle 'müzelik' olacaktır.

Onun parlak konumu, Yağmurda Dans gösterime girdiği sıralarda müzikalin tür olarak statüsünü de yansıtmaktadır. 52'de müzikal, artık altın çağını geçmiş gibi görünen bir formattı. Don'un başrolü birlikte paylaştığı genç Lina Lamontla oynamakta olduğu filmin sesli olarak yeniden çekimi sırasında Farklı bir sekans vardır. Bu yeni teknoloji ekibin ve oyuncunun yeteneklerini aşmaktadır.  

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları