"Bizi yalnız inanç kurtarır, ancak kurtaran inanç asla yalnız değildir."
Çizgi roman severlerin çoğunluğunun az çok bildiği bu grotesk ve şiddet-espri tarzı fantezi serilerinden en bilineninin, kaynak materyaline sadık bir uyarlama olup olmadığına tanık oluyoruz. Yarı 'Blade' yarı 'Constantine' havası veren bu dizi, korku-fantezi hayranı olanlar için hikayenin nereye gideceğini ve nelerle karşılaşacağımızı anlatmadan ilerliyor.
Hikayedeki Vaiz, Dominic Cooper performansı, harika üretimi ve türe olan bağlılığı, anlatı ve tipoloji karşısında neşeli, şaşkın ve havalı bir tavır sergileyen anları ile ilk sezonu, karakterlerinin saf tavrı ve hoşgörüsü ile yeni bir etki yaratabilecek mi bekleyip göreceğiz. Arka plan ve genel kalıp çok şık ve güzel, espriler ve ulaşmaya çalıştığı mizah anlayışı ile farklılık katıyor diyebiliriz.
Jesse Custer, ölen babasına verdiği söz sonrası kiliseye vaiz olan bir adamdır. Geçmişi suçlarla dolu ve yeni aldığı görev sonrası eski sevgilisinden ayrılmak zorunda kalan bir vaizdir aynı zamanda. Geceleri av peşinde olan bir vampir ve bu şablon malzeme, hikayenin inanılmaz derecede benzersiz olduğunu yani sıradan olmadığını gözler önüne seriyor.
Kurgu ve biçimi televizyon ekranlarına aktarmak için orijinde yapılan küçük değişiklikler hoş durmuş. Çizgi roman karakterlerini ekrana taşıyan tüm oyuncular başarılı bir karakter performansı sergilemiş diyebiliriz. (Fakat yine de Spider Man - Tobey McGuirre gibi bir uyum, asla yakalanamayacak gibi duruyor.)
Mini serimizin geneline değinecek olursak Hollywood'un sevdiğimiz ve alıştığımız tarz şovları gibi olmasa da çizgi roman dünyasının uyarlamalarına sürekli devam edileceği ve içeriğinin kalitesinin üzerinde pek durulmayacağını fark ediyoruz. Preacher'ın adaptasyonu izlenir olmuş diyebiliriz.
Facebook Yorumları