Kendi türünün tartışmasız lideri.
Şeytan yalancıdır.
Çocukken hep korku filmlerinden uzak durarak büyüdüm. "Elm Sokağında Kabus" ve "Chucky" özellikle uzak durduğum, favori filmlerimdi. Ama izlememem gerektiğini bildiğim tek bir film vardı; o da Şeytan'dı. Kötü olduğunu ve izledikten sonra battaniyenin içinden çıkamayacağımı hissettiğim nadir korku filmlerinden biriydi kendisi.
Bir gün bu korkularımla yüzleşmem gerektiğini anladım; tüm ışıkları ve kapıları açık bırakarak, acil bir durum olursa diye telefonun yanında durarak ve hemen kapatabilmek için kumandayı elimde tutarak "Şeytan"ı izlemeye cesaret ettim. Ne yani televizyondan Samara gibi çıkıp bana zarar verecek değildi ya? Kendimi izlemeye hazır hissettiğim anda Tv'yi açtım.
11 yaşındaydım sanırım, kendimle gurur duyduğum yaşlar...
Kendimi çok kere sınadım ama Şeytan en riskli olanıydı ve gerçekten izlemeye başladığım ilk korku filmiydi. Ne mi oldu? Tabii ki ben kazandım, hiçbir şey olmadı, hepsi kurguymuş....
Şeytan, yeni bir film çekimi sırasında küçük kızı Regan'ın tuhaf eylemler sergilemeye başladığını fark eden aktris Chris McNeill, kızını doktora götürür. Doktorlar beyninde geçici bir hasar olmuş olabileceğini söyleseler de bu vaka daha önce rastlanılmamış türdedir. Bir seri tıbbi testten sonra küçük kızın hiçbir sorunu olmadığı ortaya çıkar.
Ancak Regan'ın tuhaf halleri, sona erecek gibi görünmez. Küçük kızımız son derece şiddetli bir şekilde titremekte, garip sesler çıkarıp hiçbir anlamı olmayan hareketlerde bulunmaktadır. Bu vahim durum karşısında çaresiz kalan Chris, kızını aynı zamanda psikiyatr olan Peder Merrin'e götürür. Peder küçük kızın içine şeytan girdiğini tespit edecek, aile ise bu çaresiz durumdan kurtulmaya çalışacaktır. Şeytan, dönemin korku-gerilim sinemasının en iyi örneklerinden biri olarak hala haklı olduğu unvanı korumaktadır.
Facebook Yorumları