Çekici bir görünüme sahip kitabevi işletmecisi, gelecek vadeden bir yazara kafayı takar ve onun hayatına girebilmek için tüm sınırları zorlar.

Kahramanın ve kötünün kim olduğuna dair algıları bozan bir gerilim.

Gizlilik istediğimizi belirtiyoruz ve yine de her şeyimizi sürekli paylaşıyoruz, günlük yaşantımızı, mutlu ve gösterişli geçen anlarımızı. Nedenini bilmeden her şeyi, her zaman, Wi-fi bağlantısı olan herkese açık bir şekilde yeri, mekanı, giyimi, yemeği, arkadaşı, kısacası her şeyi beğenilmesi için serbest bırakıyoruz.

Gizem ve gerilim üzerine heyecan verici bir dizi olan "Sen" de bir nevi buna değiniyor. Bir kadının beğenilme ve dikkat çekme arzusu, mümkün olan en kötü bakışlara sahip birinin dikkatini çekiyor: Ortalamanın üzerinde teknolojik beceriye, bilgiye ve büyüleyici bir vizyona sahip sosyopat Joe'nun. Bir gün  New York şehrinde işletmiş olduğu kitabevine Beck adında genç bir kadın girer.

 Normal ve sıradan bir muhabbet geçer aralarında, Beck siparişlerini alıp kapıdan çıktıktan sonra ise her şey daha farklı bir hal alır. Joe'nun ilk yaptığı şey Beck'in kredi kartı bilgilerini Google'da aratmaktır. Joe'nun bu arayışı normal arama ritüelinin dışına çıkmaya başlar. Sanal takip hızlı bir şekilde gerçek bir takibe dönüşür; zaman zaman evinin yakınlarında dolaşır ve geceleri Beck'i takip etmeye başlar.

Joe'nun bu takıntısı gün geçtikçe daha tehlikeli bir hal almaya başlıyor.

Karanlık bir yerden korkunç bir şeylerin çıktığı ve bizleri anlık olarak korkuttuğu türe has yapımlara nazaran daha planlı, daha ince ve daha belirgin dramatik ve modern bir anlatıya odaklanır. Yapımcı Sera Gamble'ın ve serinin dayandığı, 2014'ün en çok satan romanının yazarı Caroline Kepnes'in de dahil olduğu temel hikaye katmanında ilk beş bölüm, zamanla daha karışık dinamikleri ile dikkat çekici bir hal almaya başlar.

Joe da hikaye kadar çekici ve gizemlidir. Yapılan onca sınır ihlali ve bireyin özeline girme çabaları, seyircilerde pek de kötü bir etki yaratmıyor ve bir bakıma "Aşk" için makul karşılanıyor. Farklı bir yüze sahip bir başkasının bu tür ihlalleri -evinize girmesi, özel eşyalarınızı karıştırması, tüm sanal hareketlerinizi takip etmesi- hoş karşılanmayacak ve derhal emniyet yetkililerine şikayet edilecektir. Ancak Joe, ekip tarafından özel olarak seçilmiştir.

Yazar tam da burada Joe'yu aslında vizyoner kişiliğe sahip birisi gibi çizer: O, mahallesinde küfür eden öfkeli bir gence daha sakin olabilmesi için vaatler veren ilgili biri olarak herkes tarafından ideal bir insan olarak görülebileceği gibi Beck için de ideal bir erkektir. Beck ise tam olarak masum bir kurban değildir: Dikkatsiz tavırları, flörtöz bakışları, etkilenmiş halleri, gizlilik ayarları ve şifreleri konusunda çok esnek ve dikkatsiz birisi olması... 

Saplantılı her aşık için olduğu gibi Joe için de tüm bunlar, açık bir davet olarak görülmek adına yeterlidir. Herkese açık bir hesap "Görülmek, duyulmak ve beğenilmek istiyorum," mesajı olarak algılanabilir ve bu, günümüz şartlarında sadece Beck için geçerli değildir. Hayatın geneliyle ilgili doğru bir şeye değiniyor. Bir hikayenin kahramanı, gerçek dünyanın sıradan bir insanı olarak farklı bir bakış açısıyla ele alınınca oldukça kötü duruyor. Joe hakkında zamanla ne kadar çok bilgiye sahip olursak ondan o denli nefret ediyor ve korktuğumuzu fark ediyoruz.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları