Luis Bunuel ile sinema hakkında şakalar yapmayı ya da Cole Parter'ın "Let's do It" şarkısını dinlemeyi hayal eden herkes için.
Woody Allen, karşılıklı şampanya içmek ve Hemingway, Fitzgerald, Dali ve Picasso gibi entelektüel sanatçılarla hayatın anlamını tartışmak için Altın Çağ olarak adlandırılan 70'lere geri dönüyor. Fon olarak küçük ara sokakları, büyük bulvarları, kafeleri, müzeleri ve turistik yerleri ile büyüleyici, ışıklar şehri Paris'i seçerek nostalji dolu yolculuğa kartpostal bir görünüm katıyor.
Sonbaharda evlenecek Amerikalı çift Gil ve Inez, Inez'in babasının iş gereği Paris'e gelmesini fırsat bilip küçük bir tatil için bu gözde Avrupa şehrinin yolunu tutarlar. Başta her şey eğlence dolu bir Avrupa kentini gezmekten ibaretken özellikle Gil'in Paris caddelerinde gece yarısı yaşadığı gerçek üstü maceralar, bulduğu gizemli bir kapı sonrası sadece onun değil aynı zamanda tüm ailenin hayatını değiştirecektir.
Beni kandırabilirsin ama Hemingway'i kandıramazsın.
Zira bu genç yazar, Paris'e büyük bir aşk beslemeye başlar ve edebiyatçı kimliği ve tutkusu pekişir.
Facebook Yorumları