"Sanırım benim yüzüm, inanmamanın elde olmadığı yüzlerden."
Alfred Hitchcock'un genç ve "sosyopat" prensi Bates altı yaşına geldiğinde babası, arıların saldırması sonrası birkaç gün komada kaldıktan sonra ölür. Cenaze töreninde annesinin teselli amaçlı sırtına dokunmasına tepki olarak yanlışlıkla güler ve çocukluğuna işleyecek, onun gelişiminde büyük bir etki yaratacak bir tepkiyle karşılaşır. Babasının ölümünün ardından, yavaş yavaş zihinsel rahatsızlık belirtileri boy göstermeye başlar. Bunlardan birisi ve en ciddisi, hayvan mumyalama hobisi edinmektir; artık o bir "tahnitçi"dir.
Norman küçük bir kasaba olan "Fairvale"de, annesi olmak üzere tüm kadınların, sürüngen ve sevilmeyen bu kötü yaratıkların sevgi ve güvene layık olmadığını ve onların yakınlarda bir yerlerde olmaması gerektiğini söyleyen telkinlere karşılık iğrenç bir terbiye anlayışı geliştirir. Sonuç olarak Norman bildiği, korunaklı bir yaşam sürer ve bu da onun tek arkadaş olarak gördüğü annesine bağımlı hale gelmesine neden olur. Norman bu durumda "aklını yitirmeye" başladığını fark eder.
"Hepimiz ara sıra deliririz."
Norman'ın bu psikolojik durumu, ilerleyen "Psycho" serilerinde Chat Rudolph ile tanıştığında ve onunla yeni bir ilişkiye başladığında değişir. Yeni ilişkisi ilerledikçe zaten kırılgan olan ruhu, yaşadığı ihanet sonrası paramparça olmaya müsait bir hal alır. Annesi tarafından ihanete uğradığını düşünen ve terk edildiği hissine kapılan Norman, aşk kavramının iki yüzlü bir kavram olduğunu düşünmeye ve ikili ilişkilerden uzak durmaya başlar. Yaşadığı acı gerçekliğin bütünü, Norman'ın daha çok çırpınmasına ve çılgınlık yapmasına neden olur.
Norman yaşadığı bu ihaneti, iki sevgiliyi zehirleyerek cezalandırmaya karar verir. Daha sonra kendi elinden çıkmış sahte bir mektupla cinayete intihar süsü verir. Yetkililer bu gergin ve utangaç gençten bir an olsun şüphe duymaz. İlerleyen zamanlarda zihni yerli yerine oturduğunda Norman şunu fark eder: Annesini ve sevgilisini öldürmüştür. Bu acı keşfin ve fark edişin dehşeti, Norman'ın bir hastanede psikiyatr bölümüne bağlı kalmasına yol açacak şoku geçirmesine kadar ilerler. "Ölü annesini" canlı tutması gerektiğini söyleyen iç sesine kulak vermeye ve itaat etmeye başlar. Bunu başarabilmek için annesinin morgdaki cesedini çalar ve onu daha iyi koruyabileceğini düşündüğü "Bates Moteli"nin kilerine saklar. Onu giydirir ve baş köşedeki koltuğa oturtur. Artık o ve annesi insanlardan uzakta, baş başa daha güvendedirler.
İnsanların nadiren uğradığı motelin odasında tek başına yaşayan bir psikopat. Annesinin halisünasyonuna sahip ve birden fazla kişisel olayda "Anne" tarafı ile tartışan bu kişilik, bizleri çok defa tedirgin etti.
"İnsanlar hep iyi niyetlidir. Gülümser ve kafalarını sallarlar ve çok nazikçe tavsiye verirler. Tabii ki bunu kendim de düşündüm. Ama bunu düşünmekten bile nefret ediyorum. Bana ihtiyacı var. Manyak ya da çılgın biri değil. Sadece arada bir çok kızıyor. Hepimiz arada sırada kızarız. Siz kızmaz mısınız?"
Facebook Yorumları