Hikaye, yakın tarihin en büyük katliamlarından biri sayılan Ruanda Soykırımı esnasında, binlerce insanın hayatını kurtaran bir otel işletmecisinin hayatını konu alıyor.

"İnsanlar bu filmi  gördüklerinde 'Aman tanrım, bu korkunç!' diyecekler ve akşam yemeklerini yemeye devam edecekler, hepsi bu."

1994 yılında Ruanda'da, Hutu yanlıları Tutsi köylerini ele geçirmiş ve yaklaşık bir milyondan fazla insanı silah ve palalarla katletmiştir. Batı Dünyası ise bu soykırıma müdahale etmeyi reddetmiştir. Tam da konuyla ilgili olan Hotel Ruanda, kaos sırasında kayıtlı 1.200'den fazla müşteriyi barındıran otel müdürü Paul Rusesabagina'nın öyküsünü anlatıyor. Sanatsal olarak çok konuşulan bir film değil ancak önemli bir film.

Ruanda Soykırımı'nın kendisi öyle acımasız ve korkunç bir konudur ki onu standart bir anlatıma çevirmenin sonucunda, hem ölülere hem de hayatta kalanlara hakaret etme riskiyle karşı karşıya kalınır. Yönetmen Terry George daha geleneksel bir açı seçerek bu hikayeyi, "Fark Yaratan Adam" başlığı altında sunar. Bu yaklaşımı daha önce, klasik Hollywood başarılarından biri olan Schindler'in Listesi'nde de gördük. Film yapımcılarına, bir seyircinin gerçekten görmek istediği her türlü şeyi sunabilecekleri özgür bir alan yaratır.

Genel şablona kaosu enjekte eden Hotel Ruanda'da, günlük yaşamın aniden değişmesiyle kahraman bir figür ortaya çıkar. Paul, Kigali'de oldukça pahalı ve lüks bir otelin müdürüdür. Onun için renkler önemsizdir; aslında ırk, kategorize edilmesi gereken bir insan özelliği değildir. Bir Tutsi olan eşi Tatiana ile mutlu bir evlilikleri vardır. Tutsi isyancılarının öldürülmesiyle biten barış süreci sonucunda katliama başlayan Hutu milisleri, şehri kan gölüne dönüştürmektedirler. Paul, hem kendi ailesini hem de masum insanları korumak için bir şeyler yapmalıdır.

Sen zenci bile değilsin. Afrikalı'sın.

Dram ve tarih üzerine ciddi bir deneyim yaşamak istiyorsanız, Hotel Ruanda'yı listenize alın derim. Her şeyden önce, mütevazi bir görünüme sahip olmasına rağmen asla öyle davranmıyor. Tempo, bir soykırım anında ne yaşanması gerekiyorsa ve nasılsa onu izleyicilerine olduğu gibi yansıtıyor. İyi bir sinema klasiği olarak izleyeceksiniz ve zamanla kültler arasına geçişine tanıklık edeceksiniz. Başka bir tanıklık ise dünyamızın yakın geçmişinde yaşanan büyük bir utanç sayfasına eşlik edecek olmanızdır. Bu utanç ve bilgilenme süreci, herhangi bir bölgede herhangi bir yerde gerçekleşen av ile ilgili sessiz ve umursamaz tavır içinde olan bir dünyayla da ilgilidir. Bilmediğimiz, görmediğimiz, duymadığımız, bize bulaşmayan bir katliam, belki bu film sayesinde insanların yaşamlarında daha duyarlı olmaları gerektiğini anımsatır.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları