Film, bizleri direksiyon koltuğunda oturtuyor ve bir an olsun vites düşürmüyor.

Her zaman zirvede kalamazsın...

Hız ve ses tutkunu insanları anlayamıyorum; bir topun peşinden koşan 11 kişiyi izlemek gibi bir durum değil ki bu. Araba yarışları hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyorum ve dürüst olmak gerekirse bu spora çok fazla ilgi de duymadım. Ancak Ford v. Ferrari, yeşil bayrağın inmesinden damalı bayrağın kalkmasına kadar süren düşmeyen temposuyla biraz da olsun ilgimi çekmeyi başardı.

Film, motor sporuna ait en büyük rekabetin arkasındaki inanılmaz gerçek hikayeyi ortaya çıkarmak için klasik biyografi anlatımının izini takip ediyor. Niki Lauda ve James Hunt'ın rekabetini anlatan Rush ve Senna gibi, motor yarışlarının tüm heyecanını ve çekiciliğini bir kenara iten film, bunun yerine tutku ve hırs üzerindeki perdeyi kaldırarak sürücüleri, takımları ve patronları zorlayan mükemmele yakın bir hikaye yaratıyor.

Asfaltın Kralları, 1966 yılında düzenlenen 'Le Mans 24 saat Yarışı'nın gerçek hikayesini merkezine alır. Henry Ford II ve Lee Iacocca ikilisi, tuhaf ancak kararlı bir grup Amerikalı mühendis ve tasarımcıdan sıfırdan bir otomobil yapmalarını ister. Otomotiv vizyoneri Carrol Shelby ve İngiliz şoförü Ken Miles'ın başını çektiği ekip, uzun yıllardır pistlere egemen olan Ferrari'yi Fransa'da düzenlenen 'Le Mans Dünya Şampiyonası'nda alt etmek üzere işe koyulur.

Motor sporlarını önemseseniz de önemsemeseniz de Ford v Ferrari markası bir kazanan. Yaklaşan Oscar ayı yarışında Shelby marka araba gibi sürpriz bir aday ve ödül kazanması da muhtemel görünüyor.