"Artık onu beklemene gerek yok, geri gelmeyecek."
Köpekler, insan ırkı ile en erken tanışan ve bu zamana kadar en iyi anlaşan, sadakatleriyle bu bağı yüzlerce yıldır sürdürebilen canlı türleridir. Sahiplerini gördüklerinde verdikleri reaksiyon, aşırı keyifli halleri ve moral veren enerjileri, arka bahçenizde olsun ev içinde olsun kuyruklarını sallamaları ve dillerini dışarı çıkarıp yolunuzu saatlerce gözlemeleri, içlerinde bulundukları çevreyi, tabiatın her köşesini keşfetme arzuları, merak duyguları... Japonlara göre köpeklerin, insan ırkı için spiritüel öğretici ve aynı zamanda Zen ustaları olduğu kabul görmektedir.
Hachi: Bir Köpeğin Hikayesi, çevremizdeki köpeklerin gerçek niteliklerine bir saygıdır. Eğer bir köpeğiniz varsa veya kaybettiğiniz biri için özlem duyuyorsanız bu öyküyü izlerken sizleri kendine doğru tamamen çektiğini fark edeceksiniz. Aynı zamanda sevilen kişiye duyulan özlemin gücüne, derin bir manevi tanıklık olarak kabul edilebilir.
Film, Japon manastırında doğan Akita cinsi köpek yavrusunun, Amerika Birleşik Devletleri'ne kargo nakli esnasında adres etiketinin kaybolması, tahta sandığının bir arabadan düşmesi ve kırılması sonrası dışarı çıkması ve çevresini keşfetmesiyle başlıyor. Rhode Island Tren İstasyonu'nun etrafında başıboş dolaşan, küçük patilere sahip Hachi, evinden kilometrelerce uzakta kaybolmuşken üniversitede öğretmenlik yapan Profesör Parker Wilson ile karşılaşır. Profesör yeni tanıştığı bu kaybolmuş ufaklığın sahibini bulmak için istasyon şefinin yanına gider. Ne var ki müdür, etiketi olmayan bir köpeğin sorumluluğunu almak istemez. Bu yüzden Profesör, sokakta başıboş kalmaması ve ailesiyle tanışması için köpeği evine götürür ve bu tanışma sonrasında köpeğe Hachi ismini koyar. O, artık Profesörün yeni evcil hayvanıdır.
"Her nasıl olduysa Hachi uzun zaman önce büyükbabamın yaşadığı kasabada, bir tren istasyonunda ortaya çıkmış."
İnsan ve köpek arasındaki o bağ, bu ikili arasında da zamanla hissedilir. Birlikte televizyon izler, arka bahçede oyun oynar ve uzun yürüyüşlere çıkarlar. Hachi büyüdükçe insan arkadaşıyla daha derin bir bağ kurar. Köpek, her gün işine gidip gelmek için kullandığı tren istasyonununa kadar Profesöre eşlik eder. İnsan arkadaşının iş çıkışı geri döneceği saatte de istasyon çıkış kapısının hemen dışında onu bekler. Bu eşlik etme ve bekleyişler uzun süre devam eder ve çevredeki esnaf, komşu ve çalışanların dikkatini çeker. Bu uzun süren sevgi bekleyişi, herkes tarafından takdir edilir.
Soğuk bir kış günü Hachi, istasyon kapısının dışında her zamanki yerini alır ama bir sorun vardır: Profesör geç kalmıştır. Saatler geçmesine rağmen asla gelmez ve sonrasında bizler fark ederiz ki Profesör, üniversitede ders verdiği esnada kalp krizi geçirmiş ve aramızdan ayrılmıştır. Profesörün ailesi her ne kadar köpeğe bakmaya çalışsa da o, her gün aynı saatte en yakın arkadaşını beklemek için istasyona geri dönmeye devam eder. Saatler geçer, günler, haftalar ve mevsimler geçer ve Hachiko eski dostunu beklemeye devam eder.
Yönetmen, bir köpeğin sahibine sunduğu sadakatin bu son derece duygusallığını hikayenin merkezinde yer almasını sağlıyor ve bizlere sadakat, sabır ve dostluk için güzel bir ifade sunuyor.
"Sevdiğin birini asla unutmamalısın."
Facebook Yorumları