"Ne kadar çok silah, ne kadar gelişmiş teknoloji olursa olsun, dünya sevgisiz yaşayamaz."
Bundan birkaç yıl önce "Kırmızı Kaplumbağa" animasyon filmi ile "En İyi Animasyon" dalında aday olan Stüdyo Ghibli, nasıl bir marka olduğunu bizlere tekrar hatırlatır. Ghibli, Akdeniz'den Afrika'nın kurak sahra çöllerine uzanan sıcak bir rüzgara atıfta bulunan, telaffuzu Arapça bir sözcükten gelir. Bu, isim bizlere stüdyonun yayın hayatına geçmedeki niyetini ve felsefesini de az çok vurgulayan bir detaydır: Japon animasyon dünyasına taze bir soluk getirmek.
"Toprağa kök sal, rüzgarla uyum içerisinde yaşa, tohumlarını kışın serp ve baharın gelişine kuşlarla birlikte sevin."
Gökyüzündeki Kale; sevimli karakterler, yaratıcı görseller, basit ama zorlayıcı bir ahlaki felsefe ve nefes kesici animasyonlar ile dolu, küçük bir çocuğun serüvenidir. Film fantastik vadisiyle birlikte, etrafta akıl almaz hava gemilerinin dolaştığı bulutların üzerinde yükseklik korkumuzu aşmamızı sağlıyor. Sheeta adlı genç bir kız, hava korsanları tarafından kovalanınca görsel ve unutulmaz hikayemiz de başlamış olur. Millerce yükseklikten baygın halde süzülerek yaşamış olduğu maden köyünde bir hava gemisi inşa etme takıntısına sahip Pazu'nun kollarına doğru düşer, Sheeta.
Hikayedeki görsel dinamik ve derinlik, eski seri maceralarda çokça gördüğümüz hikayelerden birisini izliyoruz gibi hissettirir. Ancak buna rağmen Gökteki Kale'nin, hem evrensel hem de eşsiz bir orijinal temaya sahip olduğunu söyleyebiliriz. Kendi temasını oluşturmak için farklı unsurları bir araya getirmesi dikkat çekicidir. "Her ikisine birden neden sahip olmayalım? Görsel tasarımı neden hem Avrupa hem de Asya etkilerinin bir karışımı olmasın?" diyen yenilikçi yönetmen Miyazaki, hem fantezi hem de bilim-kurguyu akıllıca birleştirir. Görsel ve işitsel olarak farklı kavramsal etkilere sahip bu yenilikçi denemeleri izlerken çocuk masumiyetiyle şaşırırız biz de. Miyazaki & Ghibli, kariyeri boyunca gelişmeye devam ederek bizlere bu heyecanlı macerada mutlu bir ifade bırakacak gibi gözüküyor.
İnce ayarlamalara sahip görselleri, besteci Joe Hisaişi'nin bugüne kadarki en iyi çalışmasıyla birleştirilince tadından yenmez hale gelmiş. Dürüstçe söylemek gerekirse diğer animelerdeki melodilere nazaran Ghibli'nin melodileri hemen fark edilir. Destansı, masumane ve zarifçe oluşur, bu melodiler. Sadece ruh halini ayarlamakla kalmıyor, aynı zamanda o çocuksu keşfetme arzusunu da tetikliyor ve böylelikle Stüdyo Ghibli'nin bu zamana kadar ortaya koyduğu en dikkate değer film ortaya çıkıyor.
Facebook Yorumları