İki FBI Ajanını, garip ve açıklanamayan bir gizeme sahip olayları araştırırken izliyoruz.

"Neye inanmak istiyoruz?"

90'lı yıllar henüz büyümeye ve karanlık korkumu yenmeye başladığım yıllar. Ta ki 'Saadettin Teksoy', 'Kanal 6 - Gece Korku Kuşağı' ve 'X-Files'ı izleyene kadar... Beni korkutan şeyin kült bir bilim-kurgu olduğunu daha sonradan öğrenmiş olduğum, üst düzey bir mini seri, X-Files.

Sadece Ufo ve paranormal aktivitelerin varlığını değil, aynı zamanda bu tür olayların görsel bir sunum eşliğinde dramatize edilişini, gerilim ve gerçeğe dayanan gizemini araştıran iki FBI ajanını anlatan ve Kaliforniya'nın gizemli ve mistik doğası etrafında, dönemi için en paranoyak hikayelere sahip merak uyandıran bir yapım. Sürekli geceleri yatağımızda rahat bir uyku halindeyken dışarıda gizemli yaratıklar tarafından ziyaret edildiğimiz, hükümet ve yetkililer tarafından insanlığın fark etmemesi için çok gizli tutulan ve gizemli yaratıkları incelemek için kurulan bir büronun bulunduğu gizemli ve mistik atmosfere sahip bir kasaba.

İçine girdiğimiz bu gizem birkaç bölüm sonra yüzünü göstermeye başlıyor. İpuçları sonrası yarı insan yarı yaratık olan uzaylıların masum insanları bir gece vakti parçalanmış bir şekilde bırakması, bizlerde endişe ve gerginliğin uyandırdığı bir merak doğuruyor. Gizemli canlıları hayallerimizde keşfetmemiz yerine birkaç bölüm sonra görmemiz, bizi biraz hayal kırıklığına uğratıyor olsa da uzun soluklu ve merak uyandıran bir hikaye olarak bizden A+ alıyor.

1993 yılı henüz akıllı telefonların, Ip güvenlik kameralarının, İnternet çağının daha yeni yeni başladığı, Fp Disk ve Ericson Sh 888 teknolojisini kullanmak zorunda olduğumuz yıllar. İki ajanımızın geleneksel sorgulama tarzıyla gizem ile bu dünyaya ait olmayan yaratıkları bulmaya çalışmaları ve bunu yaparken sadece ellerindeki büyük telsizlerin gözümüze çarptığı kült bir yapım, X-Files. Her ne kadar bu Ufo olayı Türkiye'de cereyan etmemiş olsa da herhangi bir girişimde kafalarına taş yiyeceklerinin farkında olmaları gerektiğini hatırlatıyoruz.

'Dünyayı Kurtaran Adam'dan hatırlamış olduğumuz uzaylı yaratıklar dışında, daha gizemli ve en az onlar kadar korkutucu, izlerken sezgilerimize dayalı yeni fikirler yaratmamız ve onun düşündüğü gibi düşünmek zorunda kaldığımız üst düzey bir düşman.

Öykü bize bir erkek ve bir kadın karakter sunar. Dana, bir kadın olarak dengeli ve bilimin ilk bakış açısı olması gerektiğine inanan bir profil sunarken Mulder, daha geleneksel, hislere dayalı hareket eden sonuç odaklı bir profil sunmaktadır ve hikayeyi oluşturan gizeme ve olayları ele alış biçimine farklı bir eleştiri getirir.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları