Herkesin hayatının bir döneminde başka biri gibi olma isteğini hatırlatan etkileyici bir film.
Tek kişilik bir oyun.
Her insanın belirli yetenekleri vardır. Bay Tom Ripley'in yetenekleri ise imza taklit etmek, sık sık yalan söylemek ve neredeyse her kişiliğe bürünmektir. Ama bunlar Patricia Highsmith'in romanından uyarlanan bu psiko-gerilimdeki Yetenekli Bay Ripley'in başını belaya sokacak özelliklerdir.
Kibir ve kıskançlık yedi ölümcül günahlardan biridir. Din adamları buna ek olarak en belirgin öfke biçimidir de diyor. Sahip olamadıklarımıza takıntılı olduğumuz zamanlarda, başkalarının kanını emmek isteyen vampirlere dönüşebiliriz.
Ekonomik yetersizliğe sahip genç bir adam olan Ripley, Harward Mezunu Dickie ile tanışıp İtalya'daki lüks yaşamına tanık olduktan sonra yeni arkadaşının kimliğinden etkilenir. Dickie ve kız arkadaşı bir süredir Ripley'nin şirketiyle iş yapıyor olsa da bu uzun sürmez çünkü Dickie, artık Ripley'nin çevresinde dolaşmasından sıkıldığını söyler. Reddedilen Ripley'nin, Dickie Greenleaf'ın kimliğine bürünmesi için doğru zamanmış gibi görünüyor.
Kötülüğün kibar hali.
Highsmith’in romanı Ripley’i cani bir kahraman olarak görüyor olsa da manipüle edici yazı stilinin, Ripley'nin anti-kahraman görünümünü belirlemesiyle hikaye akıyor. Genellikle yazarın izleyiciyi, bu vicdansız karaktere inandırma ve akıllıca yazılmış nesir vasıtasıyla sempati duymaya nasıl ikna ettiği konusunda sorgulamalar var.
Facebook Yorumları