Manevi bir teste tanık oluyoruz.

"Üşüdüm üstümü örtsene anne."

İnsanlar genel itibariyle filmlerde gördükleri her şeye inanıyor olsaydı, bu zorlayıcı tipi fırtınalarına sahip dağlara ve dinlenme tesislerine talep azalıyor olurdu. Gerçek olaylara dayanan bu inanç temelli dramanın başlangıcında Eric adındaki genç, metamfetamin bağımlılığı ve hapis cezasıyla karşı karşıya kalmış, eski bir profesyonel hokey oyuncusu olarak belirir. Büyük bir fırtına kendisine doğru yaklaştığında Kaliforniya'nın Nevada dağlarında bir gün geçirmek zorunda kalır. Kış şartları için gerekli donanıma ve gıdaya sahip olmamasına rağmen kendisi, sıfırın altında sekiz gün boyunca hayatta kalma mücadelesi vermek zorundadır.

Doğal olarak yine diplerde bir yerlerde dolaşan bir gencin dramasını deneyimliyoruz. Otoriter bir babaya sahip olan Eric'in, babasının geleneksel ve bencilce tavırları yüzünden hokey kariyeri erken sonlanmak zorunda olan sorunlu çocukluğuna tekrar geri dönmesi, ruhsal arınma yapması gerekir ve önünde sekiz gün gibi bir zaman vardır. Bu arada annesini, endişeli bir şekilde bu olumsuz hava şartlarında çocuğunu kurtarabilmeleri için yetkilileri zorlamaya çalışırken görürüz.

Sıfırın altında yaşanan bu çile hikayesinin, önemli ve sabit bir unsuru ortadan kaldırması mucizevi bir olay gibi görünür. Mucize Dağı bölgesinde sekiz gün boyunca hapsolma, bize göre doğaüstü "rehabilite" evresini anımsatıyor.

"Doğa şartları, mucizevi bir şekilde krizlerle baş etmesine olanak sağlıyor."

Eric, mahsur kaldığı yükseklikte kimseyle bağlantı kuramıyor ya da kayak bölgesine ve güvenli alana geri dönüş yolunu bulamıyor. Zihinsel ve fiziksel olarak tam bir konsantrasyon sürecine sahibiz. Dağdaki korkutucu ve teslim olmasını sağlayan mucize, bir deyişle manevi bir testtir. Kişisel olarak nefsinin, arzularının ve bağımlılığının ötesine geçen daha büyük bir boyutta, kendisini ya da başka birisini bulmaya çalışır.

Öyküde bir süre sonra Eric bunu biliyor gibi görünür. Çaresiz bir anında, teslim olmuş bir şekilde gökyüzüne uzun süre bakarken biraz zaman harcar, sanki bir cevap bekler gibi ya da yardım. Yaratıcıdan gelecek herhangi bir yardıma muhtaç görünmeyen yanı ile tek taraflı bir konuşma yapıyormuş gibi... Hiç Amerikalı gibi durmuyor. "127 Saat" filmindeki gibi, gerçeği oymak ve sunmak bazen ulusal gurur kırıklıklarına sebep oluyor.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları