Barış istiyorsan, savaşa hazır ol!
Tik, tak. John.
Her şey bir köpekle başladı; Daisy adında sevimli, küçük bir köpek yavrusu. Eşinin ölümünden sonra bir suikastçı olan John Wick'e hediye edilmişti.
O sıradan bir köpek değildi.
Önce vur, sonra soru sor. "John Wick denilen bu adam da kim?" sorusu etrafında dönen 2014 yapımı bir filmde tanıdık onu; Keanu Reeves'in canlandırdığı ve sonuç olarak "John Wick de kim?" dediğimiz bir film.
Bir önceki filmlerin dışında devam eden bu filmdeki tek sorun ise dünyadaki herkesin John Wick'i tanımaya çalışmasıdır.
Karşımıza onlarca zorlu tip çıkıyor; hiç nazik olmayan, ciddi ve soğuk tipler, bu sefer John'un kellesine konulan ödülün peşindeki kelle avcıları.
Artık John, durumu daha farklı bir şekilde ele alıyor: Peşindeki ödül avcılarını ve ödülü koyanları öldürmek gibi...
- Onlar da kim?
+ Herkes.
- Herkes?
+ Hemen hemen herkes.
Sayısız silahlı adam, kılıç ustası, bıçak ve balta atıcısı, dövüş sanatı ustası, mafya, yakuza, motorlu çete, yani hemen hemen herkes Bay Wick'in kellesinin peşindedir. Ve onu canlı ya da cansız ele geçirmek için ellerinden geleni yaparlar. Kafasına nişan alınan mermiler, bağırsaklarını delmeye çalışan bıçak darbeleri... hiçbiri başarılı olmaz.
Bay Wick'in rakibini öldürebilmesi için ise kütüphanede bulunan, herkesin önceden gördüğü bir kitap yeterlidir. Ama kalın bir kitap.
Bunun için biraz abartılı diyebilir misiniz? Elbette diyebilirsiniz ama kimin umurunda ki? Şovu güzel kılan şey de bu serbest stil.
Mad Max serisi gibi John Wick de delilik ve çaresizlikten ilhamını alır ve hikaye, mega kargaşa açısından çok açık bir şekilde şaşırtma amaçlıdır.
Bu her şeyin kullanıldığı bir çete kapışması gibi. Kuralların ve duygunun olmadığı.
Facebook Yorumları