Bilinen intikam kavramını farklı bir seviyeye taşıyan film, rahatsız edici olduğu kadar mükemmeldir.
Park Chan-Wook'un "İntikam Üçlemesi"nin bu ikinci bölümü, küresel ilgiyi Kore sinemasına yönelten başarılı bir film.
Japon mangalarına dayanan sert film, sarhoş olduğu için tutuklanan ve kızının beşinci yaş gününü kaçıran Dae-Su'ya odaklanır. Bilinmeyen bir nedenden ötürü, 15 yıl boyunca aynı odada tecrite zorlanır. Serbest bırakılmasının ardından, eline geçen tek kanıt ile intikamını tez vakitte almaya koyulur. Bu adam başına gelen bu durumun nasıl ve neden olduğunu anlamak ve intikam almak konusunda oldukça kararlıdır. (Suşi restoranında tanıştığı genç bir kız, bariz bir neden olmadan kendisine yardım etmeye karar verir.)
Gülersen bütün dünya seninle birlikte güler. Ağlarsan tek başına ağlarsın.
İhtiyar Delikanlı, ana teması intikam olmasına rağmen başka bir boyutta sunma hedefi olan ve özgün bir tavırla sonuçlanan farklı bir intikam hikayesi yaratmayı başarır. Artan nefretin gelişen sonuçlarını stilize ederek intikamı önemsiz bir detay olarak sunuyor; intikam odak noktasından eyleme dönüşüyor. Ve finalde önemli olanın ne olduğu değil niçin olduğu, seyircide olduğu gibi Dae-Su'da da şok etkisi yaratıyor.
Teknik olarak film, gerçekten unutulmaz sahneler içerir. Koridordaki kavganın sinemanın en karmaşık sahnelerinden birisi olması gibi... Mükemmel biri biçimde gerçekleştirildi ancak Park'ın istediği sonucu elde etmesi, planlanan sürenin üzerine 17 gün daha eklenmesine neden oldu.
Park Chan-Wook, bir kişinin kaçırılmasını isteyen insanları, hard müziğin ve hard imgenin özenli bir kombinasyonunu ve bazı acımasızlıklara yardım eden etkenleri Dae-Su'nun yemek yediği sahnede de olduğu gibi, ilginç bir kurgu ve kara mizah anlayışı ile ele alır. İroni duygusu etkileyicidir. (Özellikle canlı canlı ahtapot yemek gibi.) 21. yüzyılın en iyi filmlerinden birine, gerçek bir sinema şaheserine sahibiz.
Facebook Yorumları