Benigni'nin filmi, soykırımın etkilerini anlamamıza küçük de olsa bir katkıda bulunuyor.
Oyunu biz kazandık!
Birçok film, seyirciye birkaç saatlik eğlence sağlamak gibi basit bir amaca sahiptir. Bu, bazı yapım şirketleri için yeterli bir hedeftir. Ama bazen bu basit fikirden uzaklaşan bir film çıkar; insan doğasının derinliklerini keşfeder ve bize hem iyi hem de kötü, neler yapabileceklerini gösterir.
Bizlere hayattaki bu iki farklı duyguyu hatırlatan, komedi ve trajedinin ustaca iç içe geçtiği 'Hayat Güzeldir' filmi, tam da böyle bir film. Aktör/yazar/yönetmen Roberto Benigni'yi tanıdığımız bu film, başrol oynamasının yanı sıra II. Dünya Savaşı sırasında babasının toplama kampında geçen anılarını bir araya toplayarak kendi tarafından yazıldı ve yönetildi.
Schindler'in Listesi gibi bu konuyla ilgilenen bir sürü film gördük ama Benigni'nin bu ciddi konuya getirdiği gibi bir komedi kararını hiç görmedik. Bu detay farklı ve bir o kadar da risklidir.
Hayat Güzeldir, iki hikaye olarak kendini ifade eder; Neşeli Günler'i hatırlatan ilk hikaye komik, neşeli ve huzur doludur. Benigni, 30'ların İtalya'sında sokaklarda dolaşan fakir ve arkadaş canlısı bir yahudi olan Guido Orefice rolündedir. O ve küçük kardeşi Feruccio yeni bir kasabaya taşınırlar ve Guido lüks bir restoranda garsonluk işi bulur.
Bir süre sonra Guido Orefice güzeller güzeli öğretmen Dora ile tanışır ve tüm engellere rağmen evlenirler. Çocuk sahibi de olan çiftin hayatlarındaki tüm pürüzler ortadan kalktığında ikinci perdeye geçilir. Çünkü savaş başlamıştır.
Facebook Yorumları