Umut büyük bir hatadır, eğer bir şeyleri düzeltemezseniz delirebilirsiniz.
Yönetmen George Miller'ın Çılgın Max serisine aşina olan herkes, Max'i kıyamet sonrası çöl dünyasında görmemizin ardından 30 yıl gibi azımsanmayacak bir süre geçtiğini biliyor ancak neredeyse hiç geçmemiş gibi. Bıraktığımız dünyada insanoğlunun hala tek amacı, hayatta kalmak.
Temelde uzun kovalamaca sahnelerine sahip, dört ya da beş bölüme ayrılmış olmasına rağmen "Çılgın Max: Özgürlük Yolu", yalnızca eyleme dayalı bir film değil; aynı zamanda önceden tanıdığımız, bizleri şaşırtan, duygusal derinliğe sahip, heyecan verici bir filmdir.
Aksiyon filmleri dünyasında önemli bir yenilik.
Max, klasik kahramanlardan biridir, yalnız kahraman sunumunun etkili versiyonudur. Bilindiği gibi her kahraman yaralı bir geçmişe sahiptir ve çoğunlukla kendisiyle baş başa kalmayı seçer. Ancak aniden gelişen istemsiz olaylar, başkalarının hayatlarını kurtarmak zorunda kalacağı ve kabuğundan sıyrılıp fark edileceği mecburi anlar yaratacaktır.
Özgürlük Yolu, Ölümsüz Joe adındaki bir psikopatın kaçak eşleriyle çevrili öyküsüdür. Beraberinde şiddet düşkünü Furiosa liderliğindeki devasa bir benzin kamyonuyla birlikte, çölde eşsiz ve korkunç bir kovalamaca yaşanır. Eşlerini geri almaya niyetli Ölümsüz Joe, bütün savaşçılarını ya da delilerini kaçak kızların peşinden gönderir. Bu takip beklediğimizden daha farklı, daha tehlikeli ve daha gösterişlidir. Zırhlı araçlar, devasa canavar kamyonlar ve her tarafı patlayıcı sıvılarla dolu motosikletler ile kumlarla çevrili geniş bir alanda geçen büyük bir kovalamaca sunar.
Kusursuz koreografisi dikkatleri çeken yenilikçi aksiyon sahneleri ile bazen çılgınlıktan uzak normal seyrediyor, ardından da fırtına etkisi gibi şiddeti birkaç derece arttırıyor. Tekrar sakinleşmeden evvel hikaye, karakterlere ve seyircilere nabızlarının yavaşlaması ve heyecanın yatışması için zaman veriyor. Bu tempodaki iniş ve çıkışlar seri halde birçok defa yapılmaktadır. Aradaki anlar yaklaşmakta olan çılgınlığın, deliliğin tonunu ayarlar.
Adrenalini iliklerinize kadar hissettirmekten başka amacı olmayan Özgürlük Yolu için söylenecek çok şey var, özellikle karakterler hakkında. NuX gibi bazı karakterlerin baştan sona kayda değer çekiciliği var. İskelet görünümüne sahip, beyni yıkanmış bir psikopat olarak yaşamak yerine lideri için ölmeyi kendine ilke edinmiş bu manyak, ölümünün hayatını çok daha anlamlı kılacağına inanmaktadır.
Tanıdık bir distopya.
Güçlü kadın karakter sunumunda da dikkat çekicidir. Ölümsüz Joe'nun kaçak eşleri bile, korkudan kaçmaya çalışan genç kadın görünümünden daha farklı olduklarını gösteriyorlar. Bu özellik, yalnızca baş karakter Max'e odaklanan orijin hikayeyle tezat oluşturuyor. Artık zaman değişti ve kadınlar için de öyküde ciddi bir yer açıldı. Sonunda film, yine de Max'in filmidir.
Tom Hardy, Mel Gibson'un orijinal üçlemedeki rolünü üstlenmekten daha fazlasını yapıyor. Hardy, Gibson'un bu filmlerde sahip olduğu görünümü incitmemek için elinden geleni yapıyor ve çoğu zaman gereksiz konuşmalardan kaçınan, daha çok bakışlarıyla kendini ifade eden farklı bir Max karakteri yaratıyor.
Özgürlük Yolu'nun ispatlamış olduğu bir şey varsa o da aksiyon filmlerinin modasının hala geçmemiş olduğudur. Her ne kadar film, bilgisayar üretim çağında yapılmış olsa da geçmiş sinema teknolojisinin sahip olduğu sınırlamalar sebebiyle hayal ettiğiniz bir şeyi 70'lerde ve 90'larda seyrek olarak yansıtabiliyorken şimdilerde, hayal ettiğiniz bir şeyi tamamen ekrana yansıtabileceğiniz gerçeğini de sunar.
Facebook Yorumları