Babasının tüm itirazlarına rağmen İstanbul'a okumak için giden Fikret, beş parasız kalınca fotoğraf çekmeye başlar.

Film, fotoğrafların insan hayatlarında oynadığı rolü hatırlatıyor.

Bu yaratıcı ve  büyüleyici filmin açılış  sahnesinde pavyon  fotoğrafçısı Fikret, masada oturan kadına bel çantasından çıkardığı fotoğrafları uzatır. Elleri kadeh tutan adamların olduğu resimler; kimi sarılırken, kimi gözünü kaçırırken, kimi aşırı mutluyken nedense içlerinden biri hızla kadının dikkatini çeker. Fikret'i yanına çağırır ve fotoğraftaki kederli adamı bulmasını ister.

Fikret bir pavyonda müşterilerin fotoğraflarını çekerek para kazanan son sınıf öğrencisidir. İstanbul'a hukuk okumaya geldi ancak bunu kabul etmeyen babasıyla arası açıldı ve para kaynağı kesildi. çaresiz kalan Fikret'in okul arkadaşı onu gizemli bir kadınla tanıştırır ve kadın çektiği tüm fotoğrafları teker teker ona  göstermesini ister. Her gün bu  fotoğraflar  karşısında  ona iyi paralar verir. Bu kadın sanki o fotoğraflarda daha önce kaybettiği birini aramaktadır.

Orhan Pamuk'un pek bilinmeyen romanından uyarlanan Gizli Yüz'ün kamera arkasında Ömer Kavur oturuyor. Hikayenin çok katmanlı edebi yapısı, diyaloglarla gelişen ve etkileyici  yaylı çalgı melodileri ve duyguları tetikleyen altı dakikalık açılış  sekansında hikaye güzel ve minimal bir şekilde meydana kozasını çatlatan bir kelebek gibi çıkıyor

Her yüzün bir hikayesi vardır...

Filmin ilk yarısının "gerçek" diğer yarısının  ise bir fotoğrafçının "rüya"sı olduğunu sonradan anlarız Dileklerin ve arzuların gerçekleşmediği bir başyapıt.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları