The Shining, bir trafik kazası gibidir; birkaç dakika sonra korkudan titremeye başlayana kadar gerçekte ne olduğu fark etmezsiniz.
Kubrick tarzı.
Bu değil! Bu değil! Bu da değil! Stanley Kubrick etkili bir korku filmi yaratmakla ilgileniyordu ve ofisinde yüzlerce korku romanı okudu. Birkaç sayfa okuyor, "Bu değil!" diyerek kitabı duvara fırlatıyordu. Bir noktadan sonra ofisinin dışında bulunan asistanı ofisten sesler gelmediğini fark etti. Çünkü Kubrick Stephen King'in romanı Cinnet'i keşfetmişti. "İşte bu."
Kubrick hiç umudun olduğu bir film yarattı mı ki zaten? Ölüm rakamlarına bir bakalım: Cinnet'te doğal mevsimsel nedenlerden dolayı sadece bir kişi öldü, Paths of Glory'de üç kişi, Bir Uzay Yolu Macerası'nda bilgisayar tarafından öldürülen bir astonot, Dr Strangelove'da yüz milyonlarca vatandaş ve Barry London'da milyonlarca insan... Cinnet filminden daha fazla insan. Sadece Lolita adlı filminde bile üç kişi öldü.
Here’s Johnny!
Evet, doğru. Bir aşk filmi olan Lolita'da, bir korku filmi olması gereken Cinnet'ten daha çok insan öldürüldü. Kubrick işte, insanı şaşırtmayı seviyor. Özellikle romanın yazarı Stephen King'i ve masrafları üstlenen Warner Bros'u... Hikayeye sadık kalmayarak oldukça özel, kişisel ve tehlikeli birkaç dokunuş sayesinde kendi fikrini yansıtmayı da başardı.
Facebook Yorumları