... ve sonra renk var. Pierrot le fou, kırmızı ve mavi, biraz da sarı ve yeşil hakkında bir film.
Godard'ın filmleri genelde zorlayıcıdır, ancak bu en eğlencelisi olabilir.
Pierrot, yaşadığı süslü püslü, burjuva hayatından sıkılmış, bu sosyetik düzene artık katlanamaz hale gelmiştir. Bir kurtuluş yolu ararken 5 yıl öncesinde kısa bir ilişki yaşadığı Mari ile tesadüf eseri karşılaşır. Marianne'i evine bıraktığında kızın odasında kanlar içinde bir cesetle karşılaşırlar ve kısa süre sonra Cezayir'li gangsterler tarafından takip edildiklerini fark ederler.
Paris'ten kaçarak Akdeniz'in sahillerine doğru uzun bir yolculuğa çıkan çift, yol boyu şiirler okuyarak, şarkılar söyleyerek, çeşitli suçlar işleyerek yolculuklarını sürdürürken en sonunda yakalanırlar. Marianne bir şekilde kaçmayı başarır; Pierrot'da kaçarak Mari'yi aramaya başlar. Marianne'yi tekrar bulduğunda ise genç kız kendisinden vazgeçmiş, bir başka erkekle beraber olmaya karar vermiştir.
Gerçek hayat başka yerdedir.
Godard'ın kıdemli oyuncuları Jean-Paul Belmondo ve eşi Anna Karina'nın başrollerini paylaştığı 65 yapımı romantik film, Amerika'lı yazar Lionel White'ın 'Obsession adlı romanından esinlenerek yazılmıştır. Godard'ın en melodram filmlerinden biri olarak kabul edilen Pierrot le fou, aynı zamanda Yönetmenin ilk filmi A bout de suffle ile pek çok açıdan benzerlik te taşımaktadır.
Facebook Yorumları