Hiçbir ilgisinin olmadığı bir olaydan sorumlu tutulan bir gencin yaşadıkları.

"Hikayenin her noktasında Day-Lewis ismi göze çarpıyor."

Babam İçin, izlerken seveceğiniz türden bir film değil. Karışık siyasi yapısı, zor politik teması ve serbest biçimli tarzı... Bunların her biri kendi ayarında zaten zorlayıcı, bir araya gelince de pek çok sinemasever için aşılmaz bir engel oluşturduğu şüphesiz.

Ancak bu zorlayıcı filme ve finaline bir şans verirseniz çok az politik-drama'nın başarabileceği şekilde ilginizi çekecektir. Babam İçin, kurumsallaşmış adaletsizliğin tutkulu ve ayrıntılı bir araştırmasıdır.

70'lerin ortalarında başlayan ve gerçeğe dayalı olan bu hikaye, Londra'ya giden ve kendini büyük bir karmaşanın içinde bulan, görünüşte amaçsız İrlandalı genç Gerry Conlon ile ilgilidir.

Bir fahişenin evini soyduktan sonra, İngiliz yetkililer tarafından kurban olarak seçilir ve hiçbir bağlantısı olmamasına rağmen İrlanda Cumhuriyet Ordusu'na ait bir terörist olarak etiketlenir. Hükümete yakın olan birkaç kişi, özellikle bu iftira kampanyasına babasını da dahil etmeyi başarır.

Başlangıç sahnelerinin ardından hikaye netliğe kavuştuğunda filmin geneli artık, Gerry ve babası Giuseppe'nin suçlu bulunmalarının ardından gönderildikleri ceza evinde geçer.

Adalet aklını kaybetmeye başladığında felsefe de susar.

Asi genç Gerry ve sessiz bir şekilde başka bir hücrede işkence gören babası arasındaki karmaşık ilişki, filmin asıl odak noktalarından biridir. Bu korkunç durumun siyasi sonuçları ise çok başka bir şeydir.

Film gerçeği olduğu gibi yansıtır: Bir kahraman yaratmaz, filmin merkezini oluşturan figürü beyazlar içerisinde, seyircilerin seveceği şekilde resmetmez. Bu 'Pardon'u olmayan bir iftiranın sonuçlarına maruz kalan bir gencin ve babasının çalınan özgürlükleri ile alakalıdır. Bir hırsız olan Gerry, herhangi birinin sempatisine ihtiyaç duyan ya da birilerine ilham veren türden bir insan değildir. 

Ancak güçlü kurumların ve kuvvetlerin ona karşı olan acımasızlığı, Gerry'nin kendisine rağmen bir kahramana dönüşmesine neden oluyor. Day-Lewis'in heyecan veren görünüşte doğaçlama performansı, oynadığı pasif karakteri canlı ve izlenir hale getirmeye yardımcı oluyor.

Şimdikinden çok daha farklı olarak terörle mücadele adına insan haklarının hiçe sayıldığı o dönem İngiltere'sinde yoğun, fiziksel ve manevi işkencelerin baskısı altında kalan bir genç adalet arayışı içerisindedir.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları