İbrahim resmi üniforma görmekten çok rahatsız olan sıradan biridir. Bir gün resmi üniformalı biriyle karşılaşınca hemen oradan kaçmak ister ancak durumdan şüphelenen polis memuru 3 arkadaşı da içeri atar.

Kentten uzak bir kasabanın belediye başkanlığını, olmadık uçuk vaatler sayesinde kazanan Peker Mengen için artık icraat vakti gelmiş çatmıştır. İlk iş olarak, söz verdiği üzere kasabayı ülke yapmak için harekete geçer.

Film giriş sekansında genel planda toplum ve yaşam verilmektedir. Bu insan selinin ortasında bir adam yalnızlık çekmekte ve bu hissi bertaraf etmek için kalabalığa karışmaya çabalamaktadır.

Türkiye'nin karanlık zamanlarından biri olan 'Hayata dönüş operasyonları' sonrasında cezaevinden salınan Yusuf adında melankolik bir gencin, hayata dair mücadelesinden bir kesit sunar bizlere.

İtalya'yı terk edip İstanbul'da yaşamaya başlayan teyzesinin kendisine miras olarak bir Türk hamamı bıraktığını öğrenen bir gencin hikayesi.

Son yıllarda artan dedikodular gerekçesiyle adı çıkmış Yatık Emine adlı bir kadın, Anadolu'da bir kasabaya sürgün edilir... Ancak gittiği kasabanın yeni sakinleri tarafından hor görülür.

Yönetmen Ahmet Uluçay'ın sinema yolculuğu imkânsızlığın içindeki imkânın keşfidir bir bakıma. Filmleri, çocukluğun bakir, kural tanımaz, hayalbaz iklimine bir yolculuk vaadidir.

Ölmek üzere olan babasının son arzusu üzerine genç adam, evlilik dışı olan üvey kardeşini bulup Makedonya'ya getirmek için külüstür bir araçla İstanbul'a doğru yola çıkar.

Mithat Bey, Emniyet Apartmanı sakinlerinden, emekli bir memurdur. En büyük tutkusu koleksiyon yapmaktır. Ali ise aynı apartmanın kapıcısıdır. Dünyaları çok farklı olan bu iki insan aynı amaç için bir araya gelir.

Bir Batı Western filmini andıran atmosferi ve mekan kullanımıyla gerilim dolu aile trajedisi anlatan film, sorunlarla yüzleşmek yerine bir düşman ve günah keçisi yaratan egemen erkek kültürünü mercek altına alıyor.

Basri, demir yollarında yol bekçisi olarak çalışmaktadır ve yalnızdır. Oğlunu kaybettikten altı yıl sonra da karısı ölmüştür. Basri, oğlu ve eşinin kaybından sonra kendini toplumdan soyutlamıştır.

İbrahim, ciddi bir hastalığa yakalandığını öğrenen bir inşaat işçisidir. Onun için hayatındaki en önemli değer ise kendinden uzaklarda yaşayan ailesidir. Yusuf ise işinde yükselme hırsıyla yanıp tutuşan genç bir işçidir.

Muharrem, 1863 Balkan Savaşı'nda İstanbul'a göç etmiş Arnavut bir ailenin son üyesidir. İstanbul'un en eski semtlerinden biri olan Süleymaniye'de babasından kalma küçük, ahşap bir evde tek başına yaşama tutunmaya çalışmaktadır.

Murat ve Halit, bir gün acı gerçeği öğrenir. Doktorların verdiği habere göre küçük kardeşleri Kahraman lösemiye yakalanmıştır.

Cudi dağlarında bir grup eşkiya yakalandı ve hapse atıldı. Yıllar içinde kimi hastalıktan, kimi hesaplaşma sonucu öldü. Biri hariç...