Savaş sonrası evlerine dönen üç gazi, artık eskisi gibi değildir. Her birinin yaşadığı cehennem sonrası aşması gereken ruhsal ve fiziksel haller, yeni krizleri de beraberinde getirir.

"İnsanlar savaşın nasıl  bir şey olduğunu, ancak bittiği zaman anlar."

Birkaç filmini izledikten sonra William Wyler ismi dikkatimi çekti ve sosyal ağın yardımıyla birlikte bu, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin ardından birkaç askerin savaş sonrası yaşadıkları ruhsal ve fiziksel halleri, ordudan kalma sorunlarıyla bireysel olarak yüzleşmeleri ve atlatmaları gerekliliğini anlatan her bir detayı ince bakış açısıyla bezeli bu  etkileyici filmi buldum. 

Sanatsal ve manevi derinliği ortaya çıkaran bir etkiye sahip.

Yönetmenin nefes kesici ve hareketli sahnelerinden birisi çok uzatmadan ekranda belirir. Genç ve engelli bir donanma subayının, ailesinin evine geldiği esnada ön bahçede durakladığı ilk sahnede, drama ortaya çıkar. Fiziksel olarak kapıya ulaşmaya çalışan ve altındaki tekerlekli sandalyesinde rahat hareket edemeyen bir subayın, fiziksel mücadelesini ve duygu derinliğini ileten mükemmel bir andır. Ardından sinirleri yavaş yavaş gerilmişken pencereden küçük kardeşi onu fark eder. Kapıdan hızlı bir şekilde çıkarak kendisini karşılamaya gelir ve eve girmesinde yardımcı olur. Benzer bir şekilde başka bir donanma subayı olan Al'in eşine ve çocuklarına kavuşma anı ince bir şekilde işlenir. Neredeyse o evin içinde, bu üç fiziksel ve ruhsal olarak yaralı kişiyle birlikteyizdir.

Filmin bu çok gerçekçi savaş sonrası ev içi halleri, savaşın psikolojik olarak yeniden düzenlenmesi, gazilerin geçmiş deneyimlerinin yarattığı sevinç ve hüzün sarmalları, duygularını aniden yükselten ve düşüren modları, onları sosyal hayatta güçlü-güçsüz kılan ve irdelenmesi gereken bir iç yolculuktur. Bizler atalarımız gibi savaşı deneyimlemedik ya da içerisindeki ruh halleriyle ilgili hiçbir fikrimiz yok. Hikaye bizlere hızlı bir şekilde, eve dönüşün ve bir araya gelmenin ilk anından uyum sağlamanın zorluğunu hissettirir. Kendileri ve aileleri için eskiden hayal ettikleri mutluluk dolu hayat, savaş sonrası farklı bir hal almıştır ve düzen kurma çabalarını, karşılaştıkları sorunları ve kaygıları artık birlikte aşmaları gerekmektedir.

Dünü unutmalı, bugünü yaşamalıyız.

Hikayenin farkındalık yaratma çabaları, resmen göze çarpan bir şekilde çekildiğini ve düzenlendiğini gösteriyor. Her ne kadar kazanılmış bir savaş olsa da kaybedilenler hakkında bir şeyler anlatır, bu film. Hollywood sinemasının o zamana dek ulaştığı anlatımlar göz önüne alındığında hikaye anlatımı bizler için sürpriz olmadı. Yönetmen, savaşın psikolojik yönünün en dokunaklı tarafını ele almış. Güzel hisler veren ve gerçek birçok hikayeden yola çıkan bu film, tempolu ve içten hikayesi ile klasik Hollywood'un başka bir başarı türüdür.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları