Annesinin hapis cezası yüzünden artık hapishanede büyümek zorunda kalacak olan Barış, bütün mahkumların neşe kaynağı olur... Barış ile İnci arasında gelişen bu sevgi dolu destek, hücre duvarlarını aşarak koskoca bir dünya yaratmalarını sağlayacaktır.

Filmi bu kadar etkileyici kılan unsur, yazarının oldukça cesur olmasıdır.

- İnci, niye uçmuyor bu uçurtma? + Uçar bir gün.

80 dakikalık oldukça küçük bir film, alabildiğine sade, aşabildiğine yalın, günümüzün deyişiyle son derece 'Minimalist'. Büyük kitle için olmasa da küçük ve mutlu bir azınlık için, sinemanın aynı zamanda nasıl güçlü bir anlatım aracı olduğunu, hikaye ve şiirle yarışabildiğini gösteren paha biçilmez bir mücevher.

Feride Çiçekoğlu tarafından yazılan bir roman uyarlaması olan film, bizlere küçük Barış'ın ve hayatına giren İnci'nin dört duvar arasındaki öykülerini anlatıyor. Barış'ın gerçek dünyası Kafes dediği bir cezaevi avlusu ile sınırlıdır. Babası onları terk ettiğinde annesi son çare olarak geçimlerini sağlayabilmek için torbacılığı seçmiştir. 

Uzaktan uzağa Esaretin Bedeli'ni çağrıştıran bu bizim hikayemiz, özenli bir plastik, gerçekçiliği hep savsaklayan bir simgecilikle görsel bir melodrama dönüşüyor. Kimileri buna masumiyetin kaybolmasını belgeleyen bir deneme de diyebilir. Çok az kelime içermesine karşın yoğun bir edebiyat tadı veren bu adeta deneysel sayılabilecek film, tutkuyu, cesareti ve potansiyeli ile tüm sinemaseverlerin uzun süre dikkatini çekmeyi başaran bir örnektir.

Her karesinde kendinizden izler bulabileceğiniz, hacmen küçük olsa da ruhunuzu fazlasıyla doyurmaya yetecek nitelikteki bu eser, büyük/küçük/genç/yaşlı ayırt etmeden ceplerinize koyuyor umudu.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları