Gazeteci ve çapkın bir adam olan Marcello, ciddi bir yazar olabilmenin yollarını ararken Roma'nın seçkin ve sosyal hayatın cazibesi ile kız arkadaşı tarafından sunulan boğucu bir ev hayatı arasında dünyadaki yerini bulmakta zorlanır.

(Tatlı) bir hayat için ne yapmalıyız? Mücadele mi etmeli, yoksa teslim mi olmalıyız?

Neorealist dönemin bir üyesi olan Federico Fellini, La Dolce Vita ile gerçeklerden uzaklaşıp sanat alanına kaymaya başladı. 

Marcello bir partiden diğerine geçmekte olan başarılı bir magazin editörüdür. Bu mesleği sayesinde sosyetenin en güzel, en ilginç insanlarıyla tanışabilmektedir. Bu başlarda 'Tatlı' (Dolce) görünen hayat, zamanla Marcello'yu daha yalnız, daha ucuz bir insan haline getirecektir.

Konu: Nisan 1953'te, Roma yakınlarındaki bir sahil kenarında genç bir kadının cesedi bulundu. Ünlü Wilma Montesi kazayla mı boğulmuştu, intihar mı etmişti? Polis soruşturmayı yürütürken yırtıcı İtalyan medyası da aynısını yaptı. Dedikodu ve komplo teorileri çığ gibi büyüyüp ulusal çapta bir skandala dönüşürken Roma'nın yozlaşmış yer altı dünyası, şehrin paparazzilerinin patlayan flaşlarıyla aydınlanıyordu.

Siyasetçiler, film yıldızları, gangsterler, sanatçılar, fahişeler, aristokratlar, uyuşturucu partileri ve trajik biçimde kontrolden çıkmış genel bir ahlaksızlık sarmalı için Tatlı Hayat yaşıyorlardı.

Film, Roma'nın yedi tepesinde geçer. Anlatısı yedi geceye ve yedi şafağa bölünmüştür. Eğer yeteri kadar dikkatli bakarsanız yedi ölümcül günahın ve Tanrının dünyayı yedi günde yarattığı Kutsal İncil hikayesine yapılan referansları da fark edebilirsiniz.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları