Genç ve aşık olmanın nasıl hissettirdiğini mükemmel bir şekilde gösteren başka bir film yok!

Sonuçta ben bir pisliğim.

RT France Tv muhabiri Henry Bertusse elinde mikrofonu ile bir sinema salonun kapısında, çıkan seyircilerin tepkilerini merak etmek için onlara 'Film hakkında ne düşüyorsunuz gibi bir soru sordu. Yaşlı bir kadın tiksinmiş bir surat ifadesiyle iki elini sallayarak aptalca bulduğunu belirtti.   

Evet; 1960 yılında Jean Luc-Godadr adında bir yönetmen sahneye çıktı ve sinema kalabalığına bir filmde neyin önemli olduğuna dair kabul gören tüm önyargıları parçaladı. Önceki filmler, her filmin tahmin edilebilir bir başlangıcı, ortası ve sonu gerektiği ana - akım kuralını yıkarak, serbest ve akıcı olabileceğini de Breathless'de kanıtladı.

Bu anlamda Godard için Tematik dönemin yaratıcısı diyebiliriz.

Jean Paul Belmondo'da Humphrey Bogart veya Gary Grant gibi hayatını en az onlar kadar havalı ve özgür yaşamak isteyen hırsız Michel rolünü canlandırmaktadır. Bu amacını gerçekleştirmek için bir araba çalar ve onu takip eden bir trafk polisini soğuk kanlı bir şekilde öldürür. Michel daha sonra Paris'te bir kaç gün önce tanıştığı Amerika'lı Patricia'ya tekrar aşık olur ve polisler peşinde olmasına rağmen sıradan şeyler hayat ve ölüm hakkında konuşur.

Breathless'ın 1960 Mart'ındaki Paris prömiyerinden yaklaşık 50 yıl sonra bile taze kalması şaşırtıcı değil.