Anna, herkesin imrendiği bir hayata sahiptir; aristokrat bir çevreye mensup asil ve güzel bir kadın olmasının yanı sıra, yüksek mertebede görevli zengin bir eşi ve taparcasına sevdiği bir oğlu vardır.

Tolstoy klasiğinin güncellenmiş versiyonu genç kitleye hitap ederken yaşlılar, kitabı okumaya devam  edecek.

Aşık bir kadının önünde tüm engeller çaresizdir.

Klasik hikayeler yeniden anlatılabilir. Ancak Rus yazar Leo Tolstoy'un şimdiye kadar yazılmış en büyük romanlarından biri olarak kabul edilen Anna Karenina, bir uyarlamadan çok daha fazlasına sahiptir.

Bin sayfalık bir kitabı iki saatlik bir zaman dilimine sığdırabilmek, birkaç film yapımcısının sahip olabileceği sınırlı bir yetenek gerektirir.

Joe Wright bizi güçlü bir isim olan Anna ile başarılı bir şekilde tanıştırır.

1874 yılında genç ve güzel Anna karenin, yaptığı evlilik sonrası St. Petersburgh'un yüksek sosyetesi içerisinde çok iyi bir konuma ulaşır. Kocası Alexei, Rus siyasetinin önemli şahsiyetlerindendir. Bir gün küçük kardeşi Oblonsky'den eşi Dolly ile arasını düzeltmesine yardımcı olmasını isteyen ve onu Moskova'ya davet eden bir mektup alır. Bu yolculuk esnasında tanıştığı Kontes Vronsky'nin garda kendilerini karşılayan oğlu genç subay Vronsky ile aralarında bir kıvılcım gerçekleşir.

Anna, karşı koyamadığı bir aşka doğru sürüklenirken Vronsky'den kaçıp St. Petersburgh'a ve aile yaşantısına döner. Ne hakkında çıkacak dedikoduları engelleyebilir ne yüreğinde duyduğu aşkı. Bu arada eşi Alexei, Annayı uyarır; halkın gözünde bir skandala yol açmıştır. Ama aşkı seçen kadına karşı Rus halkının iki yüzlülüğü de bu şekilde gün yüzüne çıkacaktır.

Tolstoy'un arka plan olarak Rus sosyetesindeki ikiyüzlülüğü resmettiği bu trajik tutku, kader ve öz yıkım hikâyesi, aynı zamanda büyük bir gerçekçilikle işlenmiş insan hayatının zengin portresini sunmaktadır. Anna, birçok yazar ve edebiyat eleştirmeni tarafından tüm zamanların en iyi romanı Olarak belirtilen önemli bir yapıttır.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları