Edward Yang'in üç saatlik şaheseri Yi Yi'de, Tayvan'ın başkenti Taipei'deki bir mühendis ve ailesinin yaşamı anlatılıyor. Yang sosyo-politik sorunları bu ailenin yaşamıyla ele alırken aslında bir kenti, bir ülkeyi hatta bir çağı anlatıyor.

1996 yılında 10 dalda Oscar'a aday gösterilen yapım; yönetim, görüntü yönetimi, efekt, makyaj ve en iyi film dallarında ödüle layık görülmüş ve ülkemiz sinemalarında yıllarca gösterilerek bir rekora imza atmıştır.

Will Hunting, son derece zeki fakat eziyet çekmiş genç bir matematik dehasıdır. Başını derde sokan kahramanımızı, onun bu dehasını keşfeden matematik profesörü Lambeu kurtarır.

Bir tarafta öğrencilerin korkulu rüyası Jazz eğitmeni Terence Fletcher, diğer tarafta 'en iyi' olmayı kafaya koymuş aşırı hırslı genç öğrencisi Andrew Neiman.

Psikolojik olarak tutarsız sulara yelken açmaya başlayan Arthur, bir süre sonra kendini Gotham şehrinde, suç ve kaosun içinde bulur.

Üç kız kardeş küçük yaşta kasabaya besleme olarak gönderilmiştir. Ne var ki yanlarına verildikleri ailelerde tutunamazlar ve birbiri ardına baba ocağına geri dönerler.

18 yıldan beri Dünya'da hiç çocuk doğmamıştır. İnsanoğlunun soyu tükenmeye doğru giderken Dünya'ya anarşi hakimdir.

Yusuf ilkokula başlamıştır ve okuma yazma öğrenmektedir. Babası Yakup, devasa bir ormanın derinliklerindeki yüksek ağaçların üzerine kurulmuş, el yapımı kovanlarda üretilen karakovan balcılığı ile uğraşmaktadır.

Vahşi Afrika'da henüz yeni doğmuş bir bebek, doğaya egemen düzenin kökünden sarsılacağı bir döneme tanıklık etmek üzeredir.

60 yaşına merdiven dayamış bir kadın. Sıkıcı bir ofiste geçirdiği zamanların acısını dans pistinde çıkarmaktadır.

Kızgın Boğa, orta sıklet bir boksörün dizginlenemeyen kariyer hırsının boksörün hayatına olan etkilerine odaklanıyor.

Yaşlılar için yapılmış bir bakımevinde yaşayan ve çevresindekiler tarafından "Duke" diye çağrılan ihtiyar adam, sararmış defterinde yazılı olan aşk hikayesini okumaya başlar.

Nuri Bilge Ceylan, kasabayla başlayıp Mayıs sıkıntısıyla sürdürdüğü "pastoral senfoni"yi, bu kez koskoca bir kentin, İstanbul'un, karmaşa ve gürültüsüyle birleştiriyor.

ABD Başkanı Kennedy'nin tartışmalı suikastı, ardında onlarca sanık ve komplo teorisi bırakır.

Film gerçek ödül avcısı Antonio da Mortes'in maceralarının Glauber Rocha tarafından kurgulanmış bir anlatımıdır.