20'li yılların sonlarında Hollywood sinema sektörünü kökünden değiştirecek bir devrim yaşandı: Ses Devrimi

Seninle ben başka çağlarda kaldık, George. Dünya konuşuyor artık.

Yabancı filmler hakkında sık sık şikayet eden bir kitle her zaman vardır. Sinemaya gitmekten ve parlak ekran karşısında iki saat zaman harcamak zorunda kalmaktan nefret eden birileri de hep var. Sanırım sorunlarını giderecek bir film buldum: Sanatçı. Bir Fransız filmi olabilir ama altyazı için endişelenmek zorunda değilsiniz, neden mi? Çünkü diyaloğu olmayan, siyah-beyaz ve sessiz bir film.

Şaka yapmıyorum; 21. yüzyılda siyah-beyaz, sessiz ve altyazısız bir film. Böyle bir zamanda bu kadar ciddi bir risk özellikle beni hayretler içerisinde bıraktı. "Sanatçı"nın gişede ne kazandığını merak edenlere "dünya genelinde 150 milyon dolar" desem nasıl olurdu? Chaplin'in ve Buster Keaton'un dönemine ait klasik filmlerin günümüzde ticari olarak işe yaramış olduğunu duymak ilginç. En İyi Film, En İyi Oyuncu ve En İyi Müzik dahil birkaç Oscar heykeli kazanması ise filme ait başka bir detay.

Film, 2011 Mayıs ayında Cannes Film Festivali'nde gösterime girdiği vakit tüm eleştirmenler tarafından övgüyle karşılandı. Köklü bir geçmişe sahip Weinstein Grup filmin potansiyelini hemen gördü ve ABD ve Birleşik Krallık'taki tüm dağıtım haklarını satın aldı. Birkaç ay beklediler, başka film festivallerine katıldılar, ağızlardan çıkan olumlu kelimelerin her tarafa yayılmasını beklediler ve bu süreç olumlu bir geri dönüş aldı.

Kelimelere gerek yok...

Şöhret, 1927'de başlar; George Valentin sessiz film dünyasının yıldızlarından biridir. Seyirci George'un eşsiz gülümsemesine, abartılı yüz mimiklerine ve kendini ifade etme biçimine aşıktır. Görünüşe göre herkes George'un hayranıdır; George'un kendisi bile. Duvardaki resmine baktığında ve onaylar bir şekilde başını salladığında eğlenceli ve narsist bir an fark ederiz. Ünlü statüsünde olmaktan mutlu bir adam.  

Büyük bir şansa sahip yaşam tarzı, "ses"in gelmesiyle değişmek üzeredir. George bir gelenekçidir ve bu yeni film yapımına adapte olmayı reddeder. Sessiz filmlere devam etmekteki ısrarı, kısa bir süre sonra halkın ilgisizliğiyle karşılanır. Artık insanlar sesin olmadığı salonlarda oturmak ve "George Valentine"i izlemek istememektedir.

İsmini ve düşüşte olan kariyerini tekrar canlandırmanın bir yolu bulunabilir mi? Cevap, Peppy Miller adlı güzel bir film yıldızıysa olabilir. Birkaç yıl önce, şov dünyasının merkezinde olan yüz George ve endüstriye uzun bir ara vermeyi seçen Peppy'di. Roller şimdi değişti; Peppy, George'a karşı ilgili bir tavra sahip ve onu büyük perdeye geri getirmek için elinden geleni yapıyor.  

Bu hikayenin ve karakterlerin ne kadar güçlü olduğunu görünce herkes gibi sizler de filmi takdir edeceksiniz. Sessiz ve siyah-beyaz film olmanın getirdiği dezavantaja rağmen, modern film çekiciliğinin tüm kalıbına sahiptir. Klasik Hollywood masallarına benzer renksiz ve diyalogsuz anlatımı, bir resmin binlerce kelimeyi ve fikri boyadığı gerçeğini bizlere hatırlatıyor.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları