Bir gün kaybolduğunu öğrendikleri alzheimer hastası ihtiyar annelerinin yaşadığı küçük bir Batı Karadeniz kasabasına doğru yola çıkan üç kardeşin hikayesini izliyoruz.

Kelimenin tam anlamıyla 'bugünün ve yarının tüm yaşlı insanlarına' kendini adamış olan bu yaşlanmaya yönelik hümanist film, son derece dokunaklı.

Şizofreni ve Alzheimer gibi zihnimizin en özel alanı üzerindeki etkilerini araştıran sayısız hikaye, akıl hastalığına karşı verilen kişisel mücadeleler, uzun zamandır sinematik dramanın temel dayanağı olmuştur. Pandora'nın Kutusu gibi yetişkinlere yönelik bu tarz konular küresel pazarda giderek daha yaygın hale geliyor. 

İstanbul'un farklı bölgelerinde yaşayan her biri diğerinden farklı sorun ve hayat standartlarının içinde sıkışıp kalmış, birbirlerinden habersiz, tam anlamıyla orta yaş ve sınıfa mensup üç kardeş, doğup büyüdükleri Batı Karadeniz'in dağındaki köylerinden gelen bir telefon ile tekrar bir araya gelir. İhtiyar anneleri Nusret Hanım kaybolmuştur.

Bu hisle bu his aynı mı?

Nusret Hanım'ı bulmak için bir araya gelen üç kardeşin bu mütevazi yolculukları saklı kalan pek çok sorunun açılmasına, tıpkı Pandora'nın Kutusundaki gibi hayatlarındaki ve ilişkilerindeki birçok eski çarpıklığa dair iyi kötü pek çok şeyin açılmasında neden olur.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları