"Meksika tarihinin en büyük soygun hikayesinden uyarlanmıştır."
Bazı insanların para bulabilmek için en büyük ve genel fikirleri banka soymaktır. Yönetmen Alonso Ruizpalacios bizleri gerçekte yaşanmış bir hikayenin bu replikasında, sıradan bir soygun gibi başlayan ama ilerledikçe hiç de öyle bir şey olmadığını fark ettiğimiz gerilim dolu bir hikayenin içine doğru sürüklüyor. Meksika tarihinin en ünlü soygununa odaklanan film, orta sınıfa mensup iki eğitimli gencin Ulusal Antropoloji Müzesi'ni soyma öyküsünü anlatıyor.
Müze gibi bazı soygun-suç filmleri vardır ki anlatımının ötesinde, finali veya dönüm noktası olarak adlandırılabilecek kısmında bizleri hayretler içerisinde bırakır. Rutinin dışında bir şeyler olur, kusursuz plan işlemez, dışarıda aniden yüzlerce polis belirir, rehinelerden bazıları panik atak geçirir, ekibin beyni ölür, ihanet eden en sadık arkadaştır. Durmadan kafamızı karıştıran büyük beyin oyunlarına sahip filmler az olsa da yine de bu filmlerin finali ve sürprizleri izleyene kendini iyi hissettirir.
Bu tür suç-gerilim filmlerinden isterseniz biraz bahsedelim.
"İçerideki Adam" filmi, yıllardır hücrede yatmış bir adamı ve onun planladığı kusursuz planı anlatır. Banka soygunu herhangi bir hırsızlık gibi başlar. Eli silahlı soyguncular ve rehineler, bilindik üzere dışarıda polisler... hikaye ilerledikçe akıl almaz ve tuhaf olaylar gelişir.
"Başlangıç" filminde ise doğaüstü ve büyülü bir hikaye ile karşılaşır, çok yetenekli bir rüya hırsızı olan Dem Coob ile tanışırız. O, kişilerin en karanlık ve savunmasız olduğu rüya görme anında, bilinçaltının derinliklerindeki değerli sırları çekip çıkararak onları çalmaktadır.
Müze filmi bu iki hikayenin çok dışında gezinerek hırsızlığın ihtiyaç değil bir içgüdü olduğunu gösterir. İki güçsüz ve maddi durumu iyi gencin, sırf eğlence ya da biraz para bulabilmek amacıyla başladıkları mükemmel müze planının bir de ticari ayağı vardır ve hiç beklemedikleri şeylerle karşılaşırlar.
"Ulusumuz için önemli sayıdaki değerli nesne ve eser, hainler tarafından çalındı."
1985 yılında Meksikalıların Ulusal Antropoloji Müzesi'nden çalınan paha biçilemez Maya ve Aztek kalıntıları, yetkililer tarafından canlı yayında bildirildiğinde Meksika halkının tamamı paniğe kapılır. Ulusal haber kanalındaki yetkililer bu vandalları vatan hainliğiyle yargılar. Soygunun çok örgütlü karmaşık bir çetenin işi olduğu iddia edildiğinde herkes, ilerleyen dönemde bir nebze utanç duyacaktır. Çünkü bu dönemin en büyük soygununun ardında iki gencin olduğu bilinmemektedir. Juan ve Benjamin müzeyi soymuştur ve ellerindeki 140 adet antik kalıntıyı kimsenin satın almak istememesi, bir gerçeği de beraberinde getirir: Ellerinde tuttukları tüm nesneler ve parçalar, camın ardında paha biçilemez, dışarıda değersizdir.
Facebook Yorumları