Kağıt toplayarak geçinen ve sağlığı giderek kötüleşen Mehmet, terk edilmiş bir çocuk bulur Birden hayatına giren küçük Ali, onu kendi çocukluğuyla yüzleştirecektir.

Aile kavramının genetikten çok, sevgi / fedakarlıktan doğan sosyal bir yapı olduğunu gösterir

Yılın en soğuk gecesinde iş çıkışı eve döndüğünüzü ve arka sokak kenarında ısınmak için kağıtların arasına sığınmış zayıf, küçük bir çocukla karşılaştığınızı hayal edin; aç, kirli ve yaralı. Ve bu filmde kağıt toplayıcısı Mehmet'i gözlemliyorsun. Sen onun yerinde olsan ne yapardın? çekip gider miydin?

Genç bir adam bunu yapmadı o soğuktan titreyen 8 yaşındaki Ali'yi yanına alır ve onu arkadaşlarıyla tanıştırmak için atölyeye götürür. (Evet, ne düşündüğünüzü biliyorum, Ali'yi alması gerekmiyordu, Polisi arayabilir ve durumu bildirebilirdi.Ama dünyanın her yerinden pek çok insanında onaylayacağı gibi, bazen polisi aramak doğru seçenek değildir.

Yönetmenliğin, oyunculuğun ve senaryonun filmin etken ögesi olup olmadığını söylemek zor. Ama birçok yazardan olumlu kelimeler duyunca bu ögelerin her birinin standartları karşıladığını söylerken kendimi az da olsa güvende hissediyorum. 

Ne diledin?

Senaryo her şeyin üzerine inşa edildiği temeldir, takip etmemize yetecek kadar ipucu verir böylelikle  karakterlerin her birinin geçmişinde ne olduğunu tahmin edebiliriz ve bu güçlü senaryo ile unutulmaz performansları birbirine bağlamak Can Ulkay'ın en etkileyici yönüdür.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları