Bir gün Yunanistan'a yaptıkları gezi sırasında gördükleri eski bir heykelden çok etkilenen Jules ve Jim, Fransa'ya döndükten sonra yüzü, gördükleri heykele benzeyen Catherine adında bir kadınla tanışırlar.

Bana 'Seni seviyorum,' dedin
Ben de sana 'Bekle,' dedim.
'Beni alır mısın?' diyecektim.
Ama sen bana 'Git başımdan!' dedin...

Yer: Paris, Yıl: 1912, Alman asıllı Jules ve Fransa asıllı Jim birbirine oldukça yakın iki yazardır. Bu ikilinin hayatları Catherine ile tanıştıklarında bambaşka bir evreye doğru ilerler. Her iki yazar da aynı kadına aşık olsa da Catherine, ilk başlarda sadece Jules'a ilgi duyar.

Francois Truffaut'un siyah beyaz çekilen ve dondurulmuş kareler, silmeler ve dış ses gibi biçimsel yeniliklerle dolu filmi Jules and Jim, bir Fransız Yeni Dalga klasiğidir. Hikaye Henri-Pierre Roche'nin 1953 tarihli yarı otobiyografik romanına dayanır ve iki içine kapanık arkadaş arasındaki ilişkiye ve ikisinin birden aşık olduğu özgür ruhlu kadın Catherine'e odaklanır.

Bildik kadın karakterlerin dışında bir karaktere sahip olan Catherine için hayat, alışıldık sınırların çok ötesinde bir anlam ifade etmektedir. İlk zamanlardan beri Jim'in ilgisinin de farkında olan Catherine, seneler sonra onunla bir yakınlaşma içine girer. Catherine'i terk etmeyi düşünmeyen genç Jules'un da varlığıyla bu unutulmaz ikili birlikte yaşamaya başlarlar.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları