"Hepimiz 1986 yılında gerçekleşen cinayeti hatırlıyoruz."
Boks, vahşet anlatımı açısından herkesin dikkatini çekmesi nedeniyle beyaz perde için, dramatize sunumu en kolay anlaşılabilir spor oldu ve kazanan-kaybeden beyaz bir karede kafa kafaya çarpıştırıldı. Bu formül, izleyicilere Oscar ödüllü "Kızgın Boğa" ve "Milyonluk Bebek" gibi dramalar kazandırdı ve seyircilere Philadelphia'nın varoşlarından çıkan Rocky adlı şanslı bir serseriyi tanıttı. O, şampiyon olmadan önce bir hiçti.
Üç yıl önce yazar-yönetmen Ryan Coogler ve Creed'in yıldızı Michael B. Jordan, kurgusal boks simgesinin bıraktığı mirası kaldığı yerden değil, "ayrı bir hikaye ve farklı karakter" ile modern bir resim sunarak anlatmayı tercih etti. Büyüleyici "Rocky" serisini ve anlatımını daha güçlü ve duygusal hale getirmek için Sylvester Stallone ile birlikte hem kamera önü hem de arkasında birlikte çalıştı.
Sıradan sinemaseverler için film, izleyicilerinin bir boks filminden beklediği geleneksel adımların tamamını takip eder. Ancak filmleri dini bir ritüel gerçekleştirir gibi izleyen fanatik Rocky hayranları için, 1985 yılının rövanşı olan Creed'in anlatımı ayrıntılı olsa da Creed ve Rocky'i önceki serilerle duygusal olarak bağlama girişimlerini benim gibi fanatikler de takdir edeceklerdir. Çünkü hepimiz biliyoruz ki Rocky 4'ten kalma bir intikam izlemek iyi olabilir.
Şimdi genç bir yönetmenin ellerine teslim edilmiş Creed 2'de, bir Amerikalı ve bir Rus İki ayrı ulusun savaşçısı, vatanseverlik başlığı altında öncüsünün yarattığı dinamik dramanın etkisine sahip değil. Artık o husumetin etkileri, pek hissedilmiyor.
Önceki Rocky filmlerinde gördüklerimizi unutmamızı ve sil baştan yeni bir hikaye yaratmayı istemiş olsalar da belli ki Sylvester Stallone, bunu geleneksel olarak bir önceki hikayeye bağlı hale getirmiş. Bir önceki karakterin aksine kendi kimliğine sahip olmaktan utanç duyan Afro-Amerikalı karakter, boks serisinin acıklı bir karikatürüdür. Jordan'ın, genç Creed karakteri için yeteri kadar sağlam ve fit görünümü, ait olduğu spora bağlılığı ve çabaları, orta halli gibi görünen hikayesinin yansıtılmasında ve gerçek duyguların bizlere geçmesinde başı çekiyor.
"Creed, Amerikan sinemasının en akılda kalıcı karakterlerinden birine bir veda niteliği taşıyor."
Neredeyse üç yıl önce Rocky Balboa rolüyle En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanma ihtimalinin ardından tekrar iplerin ardında bir eğitmen olarak da olsa onu görmek ve -her ne kadar aksiyonda öne çıkmasa da- kenarda hareket etmesi, o denli etkileyici ve heyecan vericidir.
Facebook Yorumları