Yasaları bilmiyor olmanız, ihlal ettiğinizde sorunlarla karşılaşmayacağınız anlamına gelmez.
Karanlık tonu nedeniyle herkes için geçerli olmasa da Asabiyim Ben, izleyen birçok kişinin bir şekilde yaşamıyla ilişki kurabileceği bir filmdir. Öfke, en temel insani özelliklerden biri, bu zamana kadar da herhangi bir hikayenin merkezinde nadiren yer aldı. Yine de Tarantino sinemasında görmeye alışık olduğumuz öfke anlatımına nazaran bu film asla saldırgan değil, aksine çok sakindir. Bizlere en acımasız dürtülerine yenik düşen altı adet vahşi karakter masalı izletir; her biri ayrı, sonu mutlu bitmeyen masal.
Duygularımızı sürekli kontrol altında tutmamız gereken bir toplumda, yanlış giden küçük şeyler sonrasında kim bir çığlık atmaya ihtiyaç duymaz ki? Asabiyim Ben de bu bastırılmış duyguları serbest bırakıyor; böylece çığlık atmaya gerek kalmadan şiddeti, özgün bir şekilde ele alarak yansıtıyor.
İyi bir gerilim-komedi.
Film, 'öfke'nin iliklere kadar işlediği, dengenin her daim hassas olduğu, aşk, nefret ve intikam duygularının hüküm sürdüğü bir toplumda, birbirinden bağımsız bireylerin öykülerini anlatıyor. Karakterlerin çaresiz ve öfkeli olduğu bir dünyaya ait altı farklı hayat hikayesi, satın alınan şereflerin gölgesinde hareket eden insanlar ve kurumların karşısına dikiliyor. Yolsuzluğun ve yozlaşmanın hüküm sürdüğü bir ülkede, kana bulanan muhteşem düğünler, ölüme yürüyen cılız adımlar, iyiden iyiye gevşeyen toplumun sinirleri ve bu yoldan çıkmışları tasvir eden "eğlenceli" öyküler çevresinde ilerleyen hikayesini büyük ekrana yansıtıyor.
İnsanların öfkelerini nasıl işledikleri ve farklı şekilde nasıl gösterdikleri ile alakalı olan, birbirinden alakasız altı farklı karakter ve altı farklı hikayeden oluşuyor. Pek çok eleştirmene göre Asabiyim Ben, sinema tarihinde bütünle uyumlu olmasına rağmen özgün ve antolojik bir anlatıma sahiptir.
Hep bir bahanenin olması beni ne kadar sinirlendiriyor, senin ondan haberin var mı? Her şey için toplumu suçlaman...
Bu her şeyden önce kara-komik bir filmdir. Konusu koyulaştıkça, gitgide daha korkunç şekillerde ölen insanlar görmeye başladığımızda bile gülmeye devam edebileceğimiz nadir yapımlardan biridir. Bu büyük olasılıkla bir izleyici kitlesinde ortaya çıkan, istemsizce gelişen olaylardan sonra beklenen reaksiyonu makul karşılamamızdandır. İzleyicilerin kalabalık yaşam alanlarında yaşadıkları, tanık oldukları ve mecbur kaldıkları şeyleri fark etmeleri sonucu "şiddet" teması pek de korkunç bir şeymiş gibi gelmiyor olabilir. Yağmurlu bir günde yanınızdan hızla geçen arabanının sizi baştan aşağı ıslatması, uzun süredir beklediğiniz sırada başka birinin sizden önce alınması, ödediğiniz faturanın ardından derdinizi hiç kimseye anlatamıyor olmanız... Tabii bu tür küçük olayların dışında daha ciddi şeyleri ve sebep-sonuç ilişkisini de ele alarak bu duyguyu hissetmeniz için elinden gelenin en iyisini ve farklısını yapıyor.
Filmin güçlü yönlerinden biri de bazı bölümlerin diğerlerinden daha iyi olmasına rağmen, zayıf bir noktasının olmaması. Filmden bir bütün olarak ayrıldığında bile her skeç, kendi başına mükemmel bir kısa film olarak durabilecek niteliktedir.
Facebook Yorumları