İki ailenin Şükran Günü için bir araya geldikleri gün, ailelerin küçük kızlarının kaybolduğu ortaya çıkar.

"Sevdiğin biri senden alınsaydı ne yapardın?"

Çocuğunuzu geri almak için ne kadar ileri giderdiniz? "Tutsak"ta cevaplandığı gibi soru oldukça basit.

Hugh Jackman, sonuçlardan asla etkilenmeyen Keller Dover'ı canlandırıyor. Dover, altı yaşındaki kızı başka bir kızla birlikte kaçırılınca kaçırılma anında minibüsüyle seyir halindeyken şüpheleri üzerine çeken zihinsel engelli bir genci kaçırır. Alex Jones açıkçası olan şeyler hakkında bir şeyler biliyor gibidir ancak bu kaçırılma olayından gerçekten sorumlu mudur? Keller, Jones'u terk edilmiş bir mülke götürür ve bazı cevaplar alana kadar ona işkence yapar. Jones, Keller'ın istediği bilgileri bilmese bile Keller, bildiğine inandığı bilgilere ulaşmaya kararlıdır.

Tutsak, adaleti kendi elleriyle sağlamaya çalışan bir adamın, bir babanın hikayesi. Massachusetts eyaletinde Şükran Günü'nü kutlamak için bir araya gelen Dover ve Birch aileleri, her şeyin yolunda gittiği bu yemek esnasında korkunç bir haberle altüst olur. Gecenin ilerleyen saatlerinde aileler, küçük kızlarının kaybolması sonrasında panik dolu anlar yaşar. Saatler ilerler ancak kızlar hala ortalarda yoktur ve durum, kaçırılmış oldukları gerçeğini kuvvetlendirir. Polise başvursalar da hızlı ve nitelikli bir sonuç alamazlar. Keller Dover ise hayli panik içerisindedir ve polisin çabalarını yetersiz bulup adaleti kendi elleriyle aramaya karar verir. Genç ve başarılı dedektif Loki'den de yardım isteyen adam, kendilerini suçlu ve masumun birbirine karıştığı, oldukça şaibeli bir davanın içerisinde bulurlar.

İnsanın başına gelen kötü şeyler, insan olduğu için değil, sınırı aşacak kadar günahkar olduğu için gelir.

Tutsak, iyi anlatılan karmaşık bir dram; kaba, şiddet dolu ve hatta bazen mide bulandırıcı. Zor sorular sorar ve cevaplar sonsuza dek mutlu etmek zorunda değildir. İşkence sahneleri zorlayıcı, sunulan performanslar güçlü ve final belirsiz olduğu kadar etkileyicidir. Gözden kaçmış eserlerden birisidir. Tipik suç-gerilim klişelerinin içerisine girip çıkan hikayenin çoğu hem memur, hem sivil, hem de gizemli kişiler üzerinde tamamen yeni, taze ve zihnimizin sınırlarını zorlayan bir tavır almasını sağlamak için doğru miktarda orijinallik enjekte eder. Bir sonraki sahneyi ya da performansı beklerken koltuğunuzun üzerinden bir saniye bile ayrılamayacaksınız.

Geçmişte yaşadıklarımız, başımıza bir kötülük geldiğinde neden sabırlı olmamız daha sonra yaşadıklarımız da neden tövbekâr olmamız gerektiğini bize gösterir. Bu dünyada kötülüklerle ve kederle iç içe olduğumuzu ona hatırlatıyor. İnsanın başına gelen kötü şeyler insan olduğu için değil sınırı aşacak kadar günahkâr olduğu için gelir. İnsan günahkâr doğmuştur ve bu yüzden de dünyaya sıkıntı çekmek için gelir.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları